Monday, November 18, 2013

KALKINMA, SANAT VE DEĞER

Uğurcan Akyüz
Kıbrıs Postası, YAKINDAN SANAT köşe yazısı no:01
17 Kasım 2013 Pazar, Lefkoşa

Genellikle kabul edilen bir görüşe göre kalkınma; sadece üretim ve birey başına gelirin arttırılmasından ibaret olmayıp ekonomik ve sosyo-kültürel yapının da değiştirilmesi, yenileştirilmesi anlamına gelmektedir.  Böyle bir tanım; kalkınmanın sadece ekonomik etkenlere değil; sosyal, kültürel, siyasi ve psikolojik etkenlere de bağlı olduğunu göstermesi açısından önemlidir.
Kalkınma teorisi üzerinde çalışan ekonomistler genellikle kapital birikimini, kalkınmanın temel şartı olarak kabul etmekle beraber; teknolojik ilerleme, eğitim, sosyal, siyasi, dini ve kültürel çevrenin de ekonomik kalkınma üzerinde etkilerini göz ardı etmezler.  Amacı ileri gitmek olan kalkınmanın yeniliğe bağlı olduğu söylenebilir ki, bu da ilk önce sanatla başlar.  Çünkü, sanatın gelişmesinin temeli toplumun sosyo-ekonomik yapısındaki değişmelerdir.  “İnsani gereksinimleri sınırlı üretim kaynaklarının dağıtımı ile en yüksek tatmini sağlayacak şekilde karşılamak” diye tanımlanabilecek olan ekonomi, bu amaçla kalkınmayı yönlendirir ki kalkınmanın bu yönü de sanat kavramı ile kesişmektedir.   
Sanatta güzeli, dinde tanrıyı, bilimde doğruyu arayan insan ruhu aslında kendi mutluluğunun peşinde koşmaktadır.  Sanatı basit biçimde tanımlarsak "toplumlar arasındaki ayrışmaları, sınırları yok eden, ortak bir dil olarak hoşa giden biçimler yaratma çabasıdır" diyebiliriz. 
Çoğunlukla sanatın, sanatçının içinden gelen dayanılmaz dürtülerle yapılan bir şey olduğu; artistik dehanın bir sonucu olarak ortaya çıktığı kabul edilir.  Sanat eseri her zaman özel duyguların estetize edilmiş özel sonuçları olarak ortaya çıkar.  Kişide; beğeni ve yücelik, olağanüstülük duygusu uyandırır.  Bu duygu ile biz, bir sanat eserini dilediğimiz gibi yüceltelim veya reddedelim, piyasanın bizden bağımsız bir şekilde ona her zaman bir değer biçtiğini görürüz. 
Sanat, değer biçilen haliyle ekonomik gelişime katkı koyarken, ekonomi de sanatın büyümesinde önemli bir rol oynar.  Bunların her ikisi de karşılıklı olumlu etkileriyle ülkelerin gelişmişlik seviyelerini daha da ileriye taşımalarına kuşkusuz yardımcı olurlar.  Buradan oluşan çıkarımla; sanatın yalnız ekonomik değil, aynı zamanda kültürel bir yatırım aracı olduğunu da söyleyebiliriz.  Ancak; ekonomisi güçlü her ülkenin, her bireyin yüksek bir kültür düzeyine sahip olacağını beklemek yanlış olacaktır.
Özel bir çaba ile üretilen sanatın toplum içindeki değeri arttıkça, bireyler, şirketler, toplumlar; geleceklerini, imajlarını, sanatın etkisi altında yeniden belirleyeceklerdir. 

Değerli ve sanatla kalın!