Tuesday, October 28, 2014

Türkiye Cumhuriyeti'nin 91.kuruluş yılı



Türkiye Cumhuriyeti’nin 91. yılını kutlarken,
Gazi Mustafa Kemal Atatürk başta olmak üzere,
Milli Mücadele kahramanlarını minnetle anıyoruz.


Sunday, October 26, 2014

Kurbağa, çalıştaylar, tesadüf

Uğurcan Akyüz
Kıbrıs Postası, YAKINDAN SANAT köşe yazısı no:51
26 Ekim 2014, Pazar, Lefkoşa



Geçen haftadan kalan bulutlarla bu hafta sonu yine beraber olduk! Yine yol gözüktü… Ancak bu hafta romantizmin yansımaları olmayacak satırlarımda. Çünkü kış geliyor, kış geliyor da Orta Doğu kaynıyor!  Suda yavaş yavaş kaynayan kurbağa deneyini anlatan bir posta yıllar öncesinden internette gezmeye başlamıştı.

Yaşadığımız coğrafya için sosyologların sıklıkla verdikleri bir örnekti bu.  Birlikte hatırlayalım bu deneyi ve bir kurbağayı pişirmek için kullanılan yöntemi:  Eğer canlı kurbağa, kaynayan su dolu bir kazana atılırsa, refleksle zıplayıp kendini hemen dışarı atar, kurtarırmış.  Ama eğer kurbağa kaynar suya değil de, ılık su dolu bir kazana atılırsa, dışarı çıkma gibi “savunma” tepkisi göstermezmiş.  Olayı kontrol eden güç, kazanın altındaki ateşi hafifçe açarak kaynama süresini uzattıkça kurbağa “mayışır” refleksleri zayıflarmış.  Kazanda kaynadığının farkına vardığında ise, iş işten çoktan geçmiş oluyormuş zavallı kurbağacık için!

Neden bu örneği hatırlamamız gerekti? Biliyorsunuz bu köşe ile aynı isimle bir de televizyon programı yapıyor ve sunuyorum. Geçen hafta, bu sezonun ilk konuğunu ağırladım.  Sayın Filiz Ankaç ile “amor-amorf” sergisini konuştuk, şiirlerini okuduk.  Sanatla uğraşan bir insan olarak, sosyolojik olaylara karşı gösterdiği duyarlık ve “kendi dili ile” açık tepkileri, bu örneği bugünkü sayfamda sizlerle paylaşmamı gerekli kıldı.  Yaşadığımız coğrafyada, yarın veya haftaya, ne, ya da neler olacağını öngörmek; elli yıllık planlarını uygulayan güçler karşısında şimdilik mümkün değil görünüyor.  Mesela; mevsimi kışa dönen, Arap baharını yaşayan ülkelere ne oldu? Hele de sanat kimin umurunda, peki Saddam’dan sonra Bağdat Müzesindeki tarihi eserler nerde?

Müze konusuna geçen hafta da değinmiştim.  Bu sefer Yakın Doğu Üniversitesi, Güzel Sanatlar ve Tasarım Fakültesi’nin 11-19 Kasım 2014 tarihleri arasında düzenleyeceği Uluslararası Resim Çalıştayı’nı bahane ederek başka bir çalıştaya geçeceğim. Bu yaz İskenderun’da gerçekleşen ve benim de davetli olarak katıldığım çalıştay hakkında şimdiye kadar yazmadım. Ancak orada yaptığım çalışmamın görüntüsünü bayram kartı olarak kullanarak paylaşmıştım!

Bugün başka bir çalıştay/festivalin içindeyim.  Cumhuriyetin Aydınlığında Sanat Festivali (CAS FEST).  Uşak’ta bu yıl beşincisi düzenleniyor.  Kore, Finlandiya, İran, Arjantin, Türkiye ve KKTC’den davetli sanatçıların katıldığı festivalin öncekiler gibi renkli geçmesi bekleniyor.  Bu tür festivallerin en önemli yararlarından biri, belki de katılımcı yaş skalasının geniş olmasıdır denilebilir. Çünkü, usta ile öğrencisini bir araya getiren ve onlara halka açık bir ortamda üretim olanağı sağlayan organizasyonların, hedefledikleri “yan etkileri” arasında halkın bilinçlenmesine bir nebze katkı sağlamak da mutlaka gözetilmektedir.  Bu nedenle usta ile öğrencisini aynı ortamda üretirken görmek; gerek organizasyon, gerekse finansörler açısından oldukça olumlu bir geri dönüş “paylaşım” kaynağıdır denilebilir.

Ayrıca bu tür etkinliklerin özellikle, yerel yönetimlerin halka yeni ufuklar, pencereler açması bakımından da önem taşıdığına inanıyorum.  Örneğin; resim ve fotoğraf gibi çok fazla yatırıma gerek duyulmayan alanlarda ilgi gösterenlerin eline fırça alması; yada sanat eğitiminden bihaber birinin usta ile vizörden kompozisyon kurup deklanşöre basması, unutamayacağı bir yaşantı olarak çevresine eko yapacaktır.

Böylesi çalıştayların düzenlenmesinin başka bir neden de, mevcut yasalar çerçevesinde sanat eseri satın almak; “çetrefilli çözümler” üretmeyi gerektirirken, bu etkinliklerde elde edilen ya da, sanatçıların bağışladığı eserlerin sahibi olmak, daha kolay bir yöntem.

İzlediğim kadarı ile durum, sanatçılar açısından da kötü değil, hatta davet edilmekten oldukça memnun olduklarını ifade eden “yabancı” sanatçıların varlığı oldukça fazla.  Sanatçılar için çalışmalarının envantere girmesi yetiyor, gözleri arkada kalmıyor!

CAS FEST’in organizasyonunu; kendisi ile AKADEMİADA’da tanıştığımız genç bir arkadaş yapıyor: Mert Kılınç. Mert; hem CAS FEST için, hem de akademisyen olmak için çabalıyor.  Organizasyonda oluşan sorunların çözümünde gösterdiği başarı, onun epeyce deneyim kazanmış olduğunu kanıtlıyor. Umarım Mert’in her iki yolda da başarıları devam eder.

CAS FEST’e, bir önceki belediye başkanı, YDÜ Hukuk Fakültesinden 2003-2007 yılları arasında okumuş ve mezun olmuş Sayın Ali Erdoğan ile başlamışlar. Başkana neden böylesi genç birisi ile çalışıyorsun diye sorduklarında “ben altmış-yetmiş yaşındaki insana yatırım yapmam” demiş! Bu dönem başka bir parti belediye başkanlığını almış. Ne mutlu ki CAS FEST sürüyor!  Böylesi bir örnek İskenderun’da da karşımıza çıkmıştı. Umarım bu tür çalıştay veya festivallerde yerel yönetimlerin organizasyonları ve katkıları artar, azalmaz.

Zaman zaman aksaklıklar da oluyor elbette bu tür etkinliklerde.. Karşılaşılan sorunların bir kısmı karşılıklı hoşgörü ile çözümlenirken, çok az bir kısmı da maalesef hukuki bir boyut kazanabiliyor. Beşiktaş Belediyesinin düzenlediği çalıştaya davetli olarak katılan Erdoğan Ergün’ün; Barbaros Hayrettin Paşa’yı konu aldığı stencil çalışması, bittiğinin ertesi günü uygulandığı duvarın beyaza boyanması ile yok ediliyor!

Erdoğan Ergün ve Gökhan Okur ile CAS FEST’e, ayrı projelerle ancak, KKTC’den birlikte katılıyoruz!

Davetle katıldığım çalıştayların sayısı gittikçe artıyor. Tam da çalışmalarım için “artık yeni bir şeyler yapmalı” dediğim bir dönemde iken!. “Şans ona hazır olan yüze güler” atasözünü doğrularcasına kendime yeniden “gülmeye” başladım. Bu arada dünkü seyahatim sırasında “şansla” yakaladığım bir fotoğrafı da sizlerle paylaşmak istedim.

YDÜ GSTF’nin düzenleyeceği Uluslararası Resim Çalıştayı’na onbeş farklı ülkeden sanatçı katılacak olması, “ilişkilerin” ve çalıştaylardan memnuniyetin bir göstergesi olarak düşünülebilir.  Elbette ki yabancılarla birlikte yerli sanatçıların da Uluslararası Resim Çalıştayı’na destek vermesi; YDÜ çatısı altında yapılacak olan “sanat mabedi”nin uluslararası bir değer olarak biçimlenmesine katkı sağlayacaktır.

Bir çalıştayın içindeyim, bir başka çalıştay için ter döküyorum, ötede YDÜ Mimarlık Fakültesi için de bir çalıştay daha var…

Epictetus; “güçlükler insanın gerçekten ne olduğunu ortaya çıkaran şeylerdir” demiş.

Çalıştaylar, müzelerin merdivenlerine basamak olsun!

Eğitim alın, hatırlayın ve sanata yakın kalın…