Friday, April 18, 2014
Sunday, April 13, 2014
Mizah, sanat, felsefe
Mizah, sanat, felsefe
Prof.Dr. Uğurcan Akyüz*
Bu hafta
“İstanbul’dan abim gelmiş” diye bir uyarlama ile Gürbüz Doğan Ekşioğlu ve sergisinden bahsedeceğim. Onyedi ülkede çalışmaları yayınlanan
bir sanatçıyı kısa bir özet ile sizlerle
tanıştırdıktan sonra düşüncelerinden küçük bir kesit, çalışmalarından da birkaç
örnek sunacağım.
Gürbüz
Doğan Ekşioğlu; Karadenizin
şirin ili Ordu’nun Mesudiye ilçesinde 1954 yılında doğdu. Mesleki
öğrenimini İstanbul Devlet Tatbiki Güzel Sanatlar Yüksekokulu'nda (günümüzde Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi) gördü. Ekşioğlu, 1980’de girdiği üniversiteden 25
yıl sonra emekli olarak ayrıldı. 2006 yılından beri Yeditepe Üniversitesi Güzel
Sanatlar Fakültesi Grafik Tasarım Bölümü’nde öğretim üyesi olarak görev
yapmaktadır.
Ekşioğlu, 23'ü uluslararası olmak
üzere, toplam 71 ödül kazandı. Atlantic Monthly, New York Times gibi gazete ve dergilerin yanı sıra, New Yorker dergisinin kapağında 7 kez, Forbes dergisinin kapağında ise bir kez çalışmaları yayımlandı.
1977 yılından beri karikatür çalışmaları yapan Ekşioğlu’nun, farklı tarihlerde yaptığı, değişik içerik
ve kapsamda 26 tanesi orijinal olmak üzere 56 çalışması bir seçki halinde Girne’de
Art Rooms At The House’da 4 Mayıs’a
kadar izlenebilir. (Serginin
organizasyonu için Oya Yaşarcan Silbery’e teşekkürler.) Türkiye'de ve yurtdışında pek çok karma serginin yanı sıra, biri New
York'ta olmak üzere 21 kişisel sergi açan
Ekşioğlu’nun bu sergisi KKTC’deki ilk
kişisel sergisi niteliğini de taşıyor.
Yakın Doğu Üniversitesi Güzel
Sanatlar ve Tasarım Fakültesinde bir konferans veren ve Yakından Sanat TV
programının konuğu da olan Gürbüz Doğan Ekşioğlu; alçakgönüllü sanatçılığı ve yardımsever kişiliği
ile çevresi ve öğrencileri tarafından örnek bir insan olarak değerlendiriliyor.
Bir gazetede 15 Mayıs 1998
tarihinde yayınlanan, kendisi ile Ankara’da açtığı bir sergi nedeniyle yaptığım
görüşmede; yaptığınız işlerin illüstrasyon mu, resim mi, yoksa karikatür olarak
mı değerlendirilmesini istersiniz sorusuna verdiği yanıt: “Bunlar daha çok karikatür olarak değerlendiriliyor,çünkü karikatür
yarışmalarında ödül alıyorum. İllüstrasyon olarak değerlendiriliyor;çünkü
gazetelerde dergilerde reklam amaçlı yayınlanıyor. Sergi açıyorum resim diye
değerlendiriliyor. Aslında şöyle bir saptama yapabiliriz: Bir işin ne olduğuna
karar vermek için onun nerede kullanıldığına bakmak gerekir. Günümüzde plastik
sanatların tüm dalları arasında müthiş bir etkileşim var.” O görüşmeyi
gazetenin sayfasından bağlantısını verip paylaşmak için epey aradım ama
ulaşamadım. Başka bir soruyu daha yine cevabından dolayı size getirmek istedim. Günümüzde kuşaklararasında, uğraşı
alanlarının perspektifinden bakanlar sanat ve tasarımı birbirine
karıştırıyorlar! “Üretimi ve sonrasında
bir iş, sanatsal niteliğini koruyorsa sanat eseridir denilebilir. Günlük
taleple birlikte tükenip gidiyorsa elbette sanat eseri değildir, ama grafik
tasarım olabilir o. Grafik sanat için
yapılmaz sanatlardan etkilenir, ama sanat değildir. Grafik tüketime yönelik
olduğu için anlayış değiştikçe gereksinimlerin de yenilenmesi gündeme gelir,
amblemler yenileniyor, çağa göre bir anlatım gerekiyor.” Grafiğin ya da görsel anlatımın en kestirme
araçlarından biri olan yazının çalışmalarında yer almamasına ilişkin ise “mizah, felsefe önemli benim için. Ayrıca
yazıya gerek kalmıyor, iş kendini anlatıyor” diye verdiği cevap aslında tüm
çalışmalarından yansıyan yetenek ve zekanın özeti olarak da
değerlendirilebilir.
Zaman zaman çalışmalarının yanış
ellerde farklı şekillerde kullanılmasına da rastlıyor Ekşioğlu. Sosyal medyada ben de rastlamıştım, dokuz
yaşında bir çocuk hikayesi ile birlikte servis edilmişti bir çalışması. Denizin ortasında terazide duran iki kafes,
birinde kuş kafesin dışarıda ve aslında özgür, diğerinde ise kapalı kafesin içinde.
Gürbüz hocaya gönderdim mesajı. Gürbüz hoca bana çalışmanın orijinal hali,
eskizi ve o çalışmaya temel olmuş “gerçek yaşam” öyküsü, yanı açıklaması ile
hemen dönmüştü. Yukarıda sözünü ettiğim yetenek ve zekanın aslında çok
çalışmak, iyi gözlem yapmak ve duyarlı olmakla bağlantısına bir kere daha ve iç
burukluğuyla tanık olmuştum.
İnsana, emeğe ve sanata yakın
olmanız dileğimle.
*Yakın Doğu Üniversitesi, Güzel Sanatlar ve Tasarım Fakültesi Öğretim Üyesi