Kıbrıs Postası, YAKINDAN SANAT köşe yazısı no:67
Akademisyen olarak bana gelen idarecilik görevlerini yapmak, hep bir zorunluluk ile oldu. Üç farklı fakültede diploma imzaladım ve birinde hala imzalamaya devam ediyorum. Geriye doğru yazılarıma bakınca bugünlerde diplomasına imza attığım fakülte hakkında, fazla bir şey yazmamış olduğumu fark ettim. Okumakta olduğunuz bu yazının basıldığı gün, dekanlık görevimde henüz -gün farkı ile- bir yılımı dahi doldurmamış olacağım. Ancak, o bir yıllık süre haftaya dolmuş olacak. O nedenle de küçük bir muhasebeyi yazmalı.
Fakültede gerçekleştirdiğim ilk akademik kurul toplantısında, belirttiğim kısa vadeli hedeflere; birlikte görev yaptığım ekibimle (ayrıntılar fotoğrafta!), artık ulaştığımı söyleyebilirim.
Büyük bir üniversite, büyük bir fakülte. Önce kendime, sonra da bana bu sorumluluğu verenlere karşı fakültede gerçekleşen ilkler ve başarılar ile, gerekeni yapmış ve yapıyor olduğumu düşünerek; Mimarlık Bölümü Master ve Doktora programları ile birlikte, İç Mimarlık Bölümünün Master ve Doktora programlarının YÖDAK’tan sonra YÖK olurunu da almış olmayı (bu süre ve koşullarda) önemli bir başarı olarak gördüğümü belirtmek isterim.
Diplomalarına imza atmakta olduğum Yakın Doğu Üniversitesi Mimarlık Fakültesinin geçtiğimiz günlerde mezuniyet töreni vardı. Bu haftaki yazımı izninizle bu tören ve fakülteyle sürdürmek isterim.
Törende, fakülte dönem birincisi Mimarlık Bölümü öğrencisi Fatma Sala’nın yaptığı gurur dolu konuşma, kendi ailesinin törene yetişememiş olduğunu söylemesi ile duygusal bir havaya büründü. Uluslararası öğrenciler adına konuşan Fayez Alkudi ise; Suriye’deki durum, Mısır serüveni ve sonunda Yakın Doğu’ya nasıl geldiğini ve diplomaya giden yolda yaşadığı süreci anlattı. Peyzaj Mimarları Odası Başkanı Buket Asilsoy’un kısa ve öz konuşması da oldukça etkileyici idi.
YDÜ Mimarlık Fakültesinin mezuniyet törenlerine ikinci defa sivil toplum temsilcisi olarak davet edilen Kıbrıs Türk Mimarlar Odası adına, Başkan Azmi Öge yaptığı konuşmada kısaca: “…değişim ve gelişim içerisinde sizlere hizmet veren bu güzide fakültemizin dinamizmini gururla takip etmekteyiz. Bu gayret ve çalışmalarını MİYAK akreditasyonu ile en kısa zamanda taçlandıracaklarından eminiz…
İçinde bulunduğumuz çağ hükmedenlerin güç gösterisi ve kendi tarzlarını empoze etmesi üzerine kurulmuştur. Sorgulayan, düşünen, özgür vatandaşlar veya çalışanlar değil; sorgulamadan itaat eden kullar arzulanmaktadır. Vatandaşlığınızdan ve haklarınızdan vazgeçmeyin, hak yemeyin, hakkınızı da yedirtmeyin.
Bu tören ile, öğrenci sınıfından mimar sınıfına terfi ettiniz. Paydaşlarınızla ve meslek odanızla birliktelik ve paylaşım içerisinde olun.
Hırs ve ihtirastan uzak kalın; kendinizi ailenizi, arkadaşlarınızı, ülkenizi ve doğayı sevmeyi ihmal etmeyin. Yolunuz açık ve başarılarla dolu olsun!” dedi.
Azmi Öge; Temmuz 2014’deki mezuniyet konuşmasında da olduğu gibi –bu sefer özet olarak yazmakla beraber- yine de belirteyim: samimi ve nüktedan hitabeti yanı sıra, yol gösteren konuşmasıyla herkese ve de mimarlara mimarlığı sevdiren bir profil çizdi bir kere daha.
Ben de Dekan olarak, törende yaptığım konuşmayı çok kısaltarak sayfaya taşımak istedim: …“Yakın Doğu Üniversitesi bünyesinde kuruluşumuzdan bu yana, mesleki gücümüz ve potansiyelimizle kentler ve ülkeler arasında köprüler, toprağa yapılar kurduk. Sizlerin eğitimi için gerekli öğretim elemanı, donanım ve mekan sağlayan üniversitemiz idaresine; ailelerinize ve elbette fakültemizin var olması için emeği geçen tüm hocalarınıza çok şey borçluyuz, teşekkür ederim. Bugün fakültemiz için oldukça farklı bir gün. Altı doktora (P.hD) mezunu verdik. Fakültemiz öğretim görevlilerinden Semra Sema Uzunoğlu, Kozan Uzunoğlu, Çiğdem Çağnan, Öztan Tuğun, Tuğşad Tülbentçi ve Hasan Altan’ın doktoralarını bitirmeleri en azından fakülte tarihine not olarak düşüldü. Tabii bu arada mezuniyetleri öncesi dekanlıkta kendileriyle sohbet ederken oldukça ilginç cümleler de duydum, mesela: “ben doktoraya başladığımda gençtim” diyen Öztan beyin torunu bugün dedesinin diploma törenine gelmiş!
Söylediklerine göre; Sema-Kozan Uzunoğlu’nun olduğu gibi Çiğdem Çağnan’ın da şimdi üniversiteye giden çocukları henüz doğmamıştı, onlar doktoraya başladıklarında.
Bugün işte bu altı hocamız, gencimiz, arkadaşımız diplomalarını alacaklar. Bu durum, hocalarıyla beraber bu törene katılan mezunlarımız için de bir onurdur diye düşünüyorum...
Akreditasyon kuruluşu olarak MİAK için başvurumuzu yaptık. Niyet mektubumuzu gönderdik. Yılda bir kere İstanbul dışında düzenlenen Mimarlık Fakülteleri Dekanları Konseyi, MİDEKON’un Eylül 2015 toplantısını üniversitemizde gerçekleştireceğimizin müjdesini de vereyim.
Sevgili gençler; imza yetkinizden yüklendiğiniz sorumluluğunuzu estetik kaygılar ile birleştirip bireyi, aileyi, toplumu ve milleti mutlu edecek yapılar inşa ederseniz gelecek kuşaklar size minnettar kalacaktır. Mimarlığı sanat/tasarım alanı içinde değerlendirerek; Ulu önder Mustafa Kemal Atatürk'ün "güzel sanatlarda başarı, bütün inkılâpların başarıldığının en keskin delilidir" sözünü şiar edinerek yürüyünüz.
Sevgili mezunlarımız; yolunuz açık ve aydınlık, gönlünüz insan sevgisi ile dolu olsun!”
Töreni onurlandıran; YDÜ Mütevelli Heyeti Başkanı Doç.Dr. İrfan S. Günsel ile birlikte doktoralarını tamamlayan öğretim elemanlarımıza diplomalarını takdim ettik. Mimarlık Fakültesi Koordinatörü Dr. Kozan Uzunoğlu fakülte birincisine, Mimarlar Odası Başkanı Azmi Öge fakülte ikincisine, Peyzaj Mimarları Odası Başkanı Buket Asilsoy fakülte üçüncüsüne diplomalarını verdiler.
Mimarlık Bölüm Başkanı Dr. Ayten Özsavaş Akçay, İç Mimarlık Bölüm Başkanı Yrd.Doç.Dr. Huriye Gürdallı, Peyzaj Mimarlığı Bölüm Başkanı Doç.Dr. Özge Özden Fuller ve öğretim elemanlarının mezunlara diplomalarını vermesinin ardından, büyük bir coşkuyla keplerin havaya atılması ile tören sona erdi. Bolca fotoğraf çekindik!
Bir başka yazımda mimarlığı “derinleştirmeyi” ümit ederek, mimarlar ve diplomalarını orada bırakıp, fotoğraf makinemle geldiğim İstanbul’da; Sakıp Sabancı Müzesi’nde Miro, Pera Müzesi’nde Alberto Giacometti, İstanbul Modern ve orada özellikle Şahin Kaygun’un çalışmalarını görmek iyi bir zamanlamanın ödülü oldu benim için.
Haftaya birlikte, “şimdi İstanbul’da olmak vardı…” demek üzere.
Eğitim alın, diploma da alın, sanata yakın kalın…
Akademisyen olarak bana gelen idarecilik görevlerini yapmak, hep bir zorunluluk ile oldu. Üç farklı fakültede diploma imzaladım ve birinde hala imzalamaya devam ediyorum. Geriye doğru yazılarıma bakınca bugünlerde diplomasına imza attığım fakülte hakkında, fazla bir şey yazmamış olduğumu fark ettim. Okumakta olduğunuz bu yazının basıldığı gün, dekanlık görevimde henüz -gün farkı ile- bir yılımı dahi doldurmamış olacağım. Ancak, o bir yıllık süre haftaya dolmuş olacak. O nedenle de küçük bir muhasebeyi yazmalı.
Fakültede gerçekleştirdiğim ilk akademik kurul toplantısında, belirttiğim kısa vadeli hedeflere; birlikte görev yaptığım ekibimle (ayrıntılar fotoğrafta!), artık ulaştığımı söyleyebilirim.
Büyük bir üniversite, büyük bir fakülte. Önce kendime, sonra da bana bu sorumluluğu verenlere karşı fakültede gerçekleşen ilkler ve başarılar ile, gerekeni yapmış ve yapıyor olduğumu düşünerek; Mimarlık Bölümü Master ve Doktora programları ile birlikte, İç Mimarlık Bölümünün Master ve Doktora programlarının YÖDAK’tan sonra YÖK olurunu da almış olmayı (bu süre ve koşullarda) önemli bir başarı olarak gördüğümü belirtmek isterim.
Diplomalarına imza atmakta olduğum Yakın Doğu Üniversitesi Mimarlık Fakültesinin geçtiğimiz günlerde mezuniyet töreni vardı. Bu haftaki yazımı izninizle bu tören ve fakülteyle sürdürmek isterim.
Törende, fakülte dönem birincisi Mimarlık Bölümü öğrencisi Fatma Sala’nın yaptığı gurur dolu konuşma, kendi ailesinin törene yetişememiş olduğunu söylemesi ile duygusal bir havaya büründü. Uluslararası öğrenciler adına konuşan Fayez Alkudi ise; Suriye’deki durum, Mısır serüveni ve sonunda Yakın Doğu’ya nasıl geldiğini ve diplomaya giden yolda yaşadığı süreci anlattı. Peyzaj Mimarları Odası Başkanı Buket Asilsoy’un kısa ve öz konuşması da oldukça etkileyici idi.
YDÜ Mimarlık Fakültesinin mezuniyet törenlerine ikinci defa sivil toplum temsilcisi olarak davet edilen Kıbrıs Türk Mimarlar Odası adına, Başkan Azmi Öge yaptığı konuşmada kısaca: “…değişim ve gelişim içerisinde sizlere hizmet veren bu güzide fakültemizin dinamizmini gururla takip etmekteyiz. Bu gayret ve çalışmalarını MİYAK akreditasyonu ile en kısa zamanda taçlandıracaklarından eminiz…
İçinde bulunduğumuz çağ hükmedenlerin güç gösterisi ve kendi tarzlarını empoze etmesi üzerine kurulmuştur. Sorgulayan, düşünen, özgür vatandaşlar veya çalışanlar değil; sorgulamadan itaat eden kullar arzulanmaktadır. Vatandaşlığınızdan ve haklarınızdan vazgeçmeyin, hak yemeyin, hakkınızı da yedirtmeyin.
Bu tören ile, öğrenci sınıfından mimar sınıfına terfi ettiniz. Paydaşlarınızla ve meslek odanızla birliktelik ve paylaşım içerisinde olun.
Hırs ve ihtirastan uzak kalın; kendinizi ailenizi, arkadaşlarınızı, ülkenizi ve doğayı sevmeyi ihmal etmeyin. Yolunuz açık ve başarılarla dolu olsun!” dedi.
Azmi Öge; Temmuz 2014’deki mezuniyet konuşmasında da olduğu gibi –bu sefer özet olarak yazmakla beraber- yine de belirteyim: samimi ve nüktedan hitabeti yanı sıra, yol gösteren konuşmasıyla herkese ve de mimarlara mimarlığı sevdiren bir profil çizdi bir kere daha.
Ben de Dekan olarak, törende yaptığım konuşmayı çok kısaltarak sayfaya taşımak istedim: …“Yakın Doğu Üniversitesi bünyesinde kuruluşumuzdan bu yana, mesleki gücümüz ve potansiyelimizle kentler ve ülkeler arasında köprüler, toprağa yapılar kurduk. Sizlerin eğitimi için gerekli öğretim elemanı, donanım ve mekan sağlayan üniversitemiz idaresine; ailelerinize ve elbette fakültemizin var olması için emeği geçen tüm hocalarınıza çok şey borçluyuz, teşekkür ederim. Bugün fakültemiz için oldukça farklı bir gün. Altı doktora (P.hD) mezunu verdik. Fakültemiz öğretim görevlilerinden Semra Sema Uzunoğlu, Kozan Uzunoğlu, Çiğdem Çağnan, Öztan Tuğun, Tuğşad Tülbentçi ve Hasan Altan’ın doktoralarını bitirmeleri en azından fakülte tarihine not olarak düşüldü. Tabii bu arada mezuniyetleri öncesi dekanlıkta kendileriyle sohbet ederken oldukça ilginç cümleler de duydum, mesela: “ben doktoraya başladığımda gençtim” diyen Öztan beyin torunu bugün dedesinin diploma törenine gelmiş!
Söylediklerine göre; Sema-Kozan Uzunoğlu’nun olduğu gibi Çiğdem Çağnan’ın da şimdi üniversiteye giden çocukları henüz doğmamıştı, onlar doktoraya başladıklarında.
Bugün işte bu altı hocamız, gencimiz, arkadaşımız diplomalarını alacaklar. Bu durum, hocalarıyla beraber bu törene katılan mezunlarımız için de bir onurdur diye düşünüyorum...
Akreditasyon kuruluşu olarak MİAK için başvurumuzu yaptık. Niyet mektubumuzu gönderdik. Yılda bir kere İstanbul dışında düzenlenen Mimarlık Fakülteleri Dekanları Konseyi, MİDEKON’un Eylül 2015 toplantısını üniversitemizde gerçekleştireceğimizin müjdesini de vereyim.
Sevgili gençler; imza yetkinizden yüklendiğiniz sorumluluğunuzu estetik kaygılar ile birleştirip bireyi, aileyi, toplumu ve milleti mutlu edecek yapılar inşa ederseniz gelecek kuşaklar size minnettar kalacaktır. Mimarlığı sanat/tasarım alanı içinde değerlendirerek; Ulu önder Mustafa Kemal Atatürk'ün "güzel sanatlarda başarı, bütün inkılâpların başarıldığının en keskin delilidir" sözünü şiar edinerek yürüyünüz.
Sevgili mezunlarımız; yolunuz açık ve aydınlık, gönlünüz insan sevgisi ile dolu olsun!”
Töreni onurlandıran; YDÜ Mütevelli Heyeti Başkanı Doç.Dr. İrfan S. Günsel ile birlikte doktoralarını tamamlayan öğretim elemanlarımıza diplomalarını takdim ettik. Mimarlık Fakültesi Koordinatörü Dr. Kozan Uzunoğlu fakülte birincisine, Mimarlar Odası Başkanı Azmi Öge fakülte ikincisine, Peyzaj Mimarları Odası Başkanı Buket Asilsoy fakülte üçüncüsüne diplomalarını verdiler.
Mimarlık Bölüm Başkanı Dr. Ayten Özsavaş Akçay, İç Mimarlık Bölüm Başkanı Yrd.Doç.Dr. Huriye Gürdallı, Peyzaj Mimarlığı Bölüm Başkanı Doç.Dr. Özge Özden Fuller ve öğretim elemanlarının mezunlara diplomalarını vermesinin ardından, büyük bir coşkuyla keplerin havaya atılması ile tören sona erdi. Bolca fotoğraf çekindik!
Bir başka yazımda mimarlığı “derinleştirmeyi” ümit ederek, mimarlar ve diplomalarını orada bırakıp, fotoğraf makinemle geldiğim İstanbul’da; Sakıp Sabancı Müzesi’nde Miro, Pera Müzesi’nde Alberto Giacometti, İstanbul Modern ve orada özellikle Şahin Kaygun’un çalışmalarını görmek iyi bir zamanlamanın ödülü oldu benim için.
Haftaya birlikte, “şimdi İstanbul’da olmak vardı…” demek üzere.
Eğitim alın, diploma da alın, sanata yakın kalın…