Saturday, June 11, 2016

Üsküp, konferans, devam

KIBRIS gazetesi, 2016-06-11, Cumartesi, sayfa:31




Değişik gerekçeler ve defalarca gittiğim Balkanlar; Batı’nın özellikle Müslümanlaşmış toplulukları öteleme çabaları gözle görülür biçimde cereyan ederken, demokrasi havarilerinin buna ses çıkarmamaları ve hatta demografik yapının sosyalizm çöktükten sonra bu topluluklar aleyhine hızla çalıştırıldığı bir coğrafi bölge haline gelmiş durumda. Baskınlık savaşı sadece Üsküp’teki heykeller arasında yok! Sosyalizmden sonra Müslümanlara karşı yürütülmüş bir kıyım ve bunun hala devam eden sistematik yansımalarını görmek mümkün. İşin içinde ABD ve hatta NATO olduğu için kimse “ey benim Müslüman kardeşime zulmeden…” diye horozlanamıyor…  Ki bu konuda görüştüğüm uzmanlara göre; Balkanlardaki demografik yapının değişmesi, Arap baharı kandırmacası ile kan ve gözyaşına boğulup ortaçağa döndürülen başta Libya ve halen teslim alınamayan Suriye’deki zorlamadan çok daha önemli görülüyor.

Böylesi labirentvari siyasi ve sosyolojik ortamda kurulabilecek akademik işbirliklerinin en barışçıl girişimlerden biri olması muhtemeldir.  Özellikle; görüştüğümüz akademisyenlerin yaklaşımları, bu işbirliklerini bir görev olarak algılamamıza neden olabilecek samimiyette idi diyebiliriz!

Kosova AAB Üniversitesi Rektörlüğünden bir heyetin Priştine’den kalkıp, (SEEU) Tetova kampusunda devam eden konferansın ikinci gününde bizimle görüşmeye gelmeleri; yukarıda sözünü ettiğim samimiyete önemli bir örnek olarak gösterilebilir sanırım!

Bu görüşmeler sırasında ve geçen haftadan devamla; Makedonya South East European Üniversitesi, Kosova AAB Üniversitesi ve KKTC Yakın Doğu Üniversitesi arasında oluşturulacak akademik işbirliğinin yararlı sonuçlar doğuracağına inancım tamdır.

Temmuz ayının ortalarında iki üniversite arasında imzalanacak protokolden sonra; çok yakın bir zamanda bunun meyvelerini göreceğimizden de kuşkum yok!

YDÜ Eğitim Fakültesi Dekanı Prof.Dr. Hüseyin Uzunboylu’yu özellikle Balkanlarda kurduğu bağlantılar ve bağlantılarda sağladığı süreklilik açısından kutlamak gerekiyor.  Makedonya’nın başkenti Üsküp’te South East European Üniversitesi (SEEU) ev sahipliğinde beşincisi gerçekleştirilen “Dünya Tasarım, Sanat ve Eğitim Konferansı” da bunlardan biriydi.

Tekrar bu konferansa dönelim, bu konferansa ve benim konuşmama!

Bu cümle tekrar olacak ama geçen haftadan kalan anlamı pekiştirme açısından gerekli diye yineliyorum! Makedonya’nın başkenti Üsküp’te South East European Üniversitesi (SEEU) ev sahipliğinde gerçekleştirilen beşinci Dünya Tasarım, Sanat ve Eğitim Konferansı’nda baş konuşmacı olarak “Sanat, Eğitim ve Akademi” başlıklı bir konferans vermiştim.  Konuşmamı Temel’den bir fıkra ile sonlandırdığımı ve fıkrayı paylaşmıştım.  Bazı arkadaşlardan gelen; “konuşmanın başlangıcı nasıldı?” sorularına yanıt için; Üsküp’e değil de konferansa geri dönmem lazım!  Dolayısı ile de konferansımın başında anlattığım fıkraya dönelim!

Sunum için İngilizceye çevirdiğim fıkranın Türkçesini aradım bulamadım. Bu nedenle de tekrardan Türkçeye çevirmek zorunda kaldım!  Farklı anlatımları da mevcuttur elbet; ama ortaya çıkanı birlikte okuyalım:

Temel’in uzun olan hayat hikâyesinin fıkrası kısa olsun diye:

Temel, yirmi yıllık hapis cezasının son bir ayına gelmiş… Koğuşta kara kara düşünüp dururken yanına hemşerisi Dursun gelmiş, elinde iki bardak çay ile.
-Ula uşağum nedur düşündüğün, aha da çıkacaksun işte daha ne isteyisun…
Temel dertli:
-Sorma Dursun; dışarı çıkmak eyidur muhakkak da, benum için öyle değil.  Ne ailemden kimse kaldi, ne evum var, ne işim ne de geçinecek param… Ne yapacağum pilmeyirum…
Deyip çaydan kocaman bir yudum çeker. Dursun güler durumuna Temel’in.
-Habu düşündüğün derde bak. Ben biliyurum bir çare…
Temel: Söyle o zaman da nedur o…
Dursun: Habu senin horon oynamayı öğrettuğun pire var ya
Temel: Eee noldi ki?
Dursun: Uşağum; işte o pireye horon oynatursun, seyredenlerden de para alursun da…
Temel: Hay aklun ile bin yaşa Dursun!

Ceza biter, o gün gelir Temel özgürlüğüne kavuşur… Pirenin kutusu cebinde çıkar dışarı…

Özlemiştir, hemen bir lokantaya girer, hamsi ve yanında bir duble rakı sipariş eder.
Yer, içer. Hesabını ister. Keyfi yerindedir. Hesabı getiren garsona; masanın üstüne koyduğu kutudan çıkardığı pireyi gösterir…
-“Ula uşağum habu pireyi göriyimisun” der ve horon için ıslık çalmaya başlar… Pire de oynar…
Bunu gören garson da hemen cebinden çakmağı çıkarır ve pireyi yakar!

Konuşmamın devamında: “bu fıkrayla “Sanat, Eğitim ve Akademi” başlığının ne alakası var diyeceksiniz, merak edenler için açıklayayım öyleyse!
1-  Fıkrada eğitim var. Çünkü bizim Temel pireye horon tepmesini öğretti, yani onu eğitti! Dolayısı ile işin içinde eğitim var!
2-  Horonu dans olarak değerlendirmek lazım, dans da bir tür sanat olduğuna göre bu bağlantıyı da kurduk. İşin içinde sanat da var! Geriye kaldı akademi!
3-  Elbette hapishane resmi bir eğitim kuruluşu değildir. Ancak başlık kapsamında ister istemez akıllara akademiyi çağrıştırıyor.
Böylece fıkra ile konuşma başlığı arasında bir bağlantı kurulmuş oluyor mu, oluyor!
Öyleyse şimdi akademiden başlayalım!” diyerek konuşmamın esas konusuna geçtim…

Konferans kapsamında ilk gün Türk Sanatçıların (SEDER üyelerinin) sergi açılışı yapıldı. Arkasından açılış konuşmaları ve benim sunumum geldi. Sunumumda “Burning Man” izleyenler ancak Destan’da köfte yiyerek kendilerine gelebildiler!

Sonra SEEU Tetovo Kampus’une geçtik.
Dikkatimi çeken yerler ve durumlar hakkında yorumlarımı paylaşmıştım!

Hacettepe Üniversitesine torpil geçerek; sözlü sunumları yapılan bildiriler arasından bazılarını yazar ve konu başlığıyla paylaşmak istedim. Bildiriler yayınlandığında veya yazarlarının adından, arzu edenlerin onlara ulaşması mümkün olabilir.

~ Ayşe Bilir: From The Surface of Painting to Architecture Space: Cloud Image.
~ Refa Emrali: Present Day Artists’ Multicultural, Hybrid Identity.
~ Banu Bulduk: Contemporary Illustration Methods and New Application Areas on Illustrations: Interaction Induced Animated Illustrations.
~ Emre Demirel: The Haptic and Visual Considerations of the Public Spaces: Otto Herbert Hajek’s Proposal for Hergelen Square in Ankara.
~ Seza Soyluçiçek: New Generation Console Game Technologies; Console Game Application Supported with Projection Mapping.
~ Ödül Işıtman: Producers of Contemporary Art; Generations X, Y, Z.
~ Hüseyin Özçelik: Ceramic wall tales based on the work named “Freedom”.
~ Hakan Sağlam, Ilayda Asak: Post Graduate Architectural Education in Turkey.
~ Sezer Cihaner Keser: The Role and Importance of Art Education Socializing.

Konferans sekreteri Naziyet Uzunboylu’dan aldığım bilgilere göre; Yakın Doğu Üniversitesi, Ankara Üniversitesi, Zagrep Üniversitesi, Avrupa Eğitim Araştırmaları Birliği ve South East European University işbirliği içerisinde gerçekleştirilen konferansa; 19 farklı ülkenden 120’ye yakın akademisyen katılarak tasarım, sanat ve eğitim bilimleriyle ilgili güncel araştırma konularını tartıştılar.

Konferans kapsamında düzenlenen “Üst Düzey İndexli Dergilerde Yayın Yapımında Dikkat Edilmesi Gereken Unsurlar” başlıklı panelde koşan Prof.Dr. Hüseyin Uzunboylu, özet olarak; dünyada yayınlanan makalelerin yüzde elliden fazlasının hiçbir atıf almadığını, araştırmacıların eriştiği makalelerin yüzde doksanının sadece başlığına göz attığı, yüzde ikisinin özetini okuduğunu ve yüzde birinden azını detaylı okuduğu yönünde bilgiler verirken, etki faktörlü dergilerde; orijinal, bilime katkı getirme düzeyi yüksek ve iyi yazılmış makalelerin yayınlandığını dikkat çekerken, önemli olanın yazarın dışında başka araştırmacıların yazılan makaleye atıf yapmasının olduğunu vurguladı.

Keyifli bir etkinliğin yazısını sonlandırırken: Konferans hiçbir aksaklık olmadan tamamen planlandığı gibi başladı ve sonlandı. Bu nedenle genel koordinatör olarak Prof.Dr. Hüseyin Uzunboylu‘na, evsahipliği yapan SEEU Rektörü Prof.Dr. Zamir Dika ve Yrd.Doç.Dr. Mentor Hamiti’ye, organizsayona emek veren Ankara Üniversitesinden Prof.Dr. Ayşe Çakır İlhan ve Prof.Dr. Hafize Keser’e özellikle teşekkür etmek isterim.

Konferansın benim için öngörülmeyen getirilerinden biri de; geçen gün elektronik postama gelen bir mektup oldu.  Mektubun bir cümlesini aktarayım: “We have learned your paper "Art, Academy and Education" at the 5th International Conference on Education.  We are very interested to publish your latest paper in the Journal of Modern Education Review.”

Balkanlara ve sanata yakın kalın…

No comments:

Post a Comment