Kıbrıs Postası, YAKINDAN SANAT köşe yazısı no:78
Canan Atalay Aktuğ, Uğurcan Akyüz, Erdal Aygenç, Elif Atamaz, Hakan Dağ, Mehmet Naci Dedeal, Raif Dimililer, Erdoğan Ergün, Evrim Ergün, Vedia Okutan Gaydeler, Gürkan Gökaşan, Mustafa Hastürk, Mehmet Raif Kızıl, Rahme Manastırlı, Gökhan Okur, Mine Okur, Hikmet Uluçam, Yücel Yazgın ve Alihan Yonuk’un katılımlarıyla; Lefkoşa Atatürk Kültür Merkezi’nde; Yakın Doğu Üniversitesi Güzel Sanatlar ve Tasarım Fakültesi Öğretim Elemanları sergisi açıldı. Sergide; resim, heykel, seramik, grafik tasarım, fotoğraf, illüstrasyon ve baskı resim gibi farklı disiplinlerden çalışmalar vardı.
Aşağıda sergi kataloğuna yazdığım yazıyı virgülüne dokunmadan sizinle paylaşacağım ancak; hemen akla gelen birkaç noktayı açmakta yarar var diye düşünüyorum:
a- Bu tür sergiler öncelikle kamuoyu ile paylaşıldığında ve kurum temsiliyeti açısından değerlendirildiğinde sosyolojik yarar sağlar.
b- Meraklılar ve ihtiyaç duyanlar doğrudan çalışmaları görebilecekleri bir ortamda bulunma şansını yakalar.
c- Elbette ki, bu merak önyargı ya da bilgi birikimleri ile kişilerin; denk, eşdeğer ya da benzer kurumlararası kıyaslamalar yapabilmesine de kapı açar. Ki bu kapıların açık olmasında hep yarar vardır. Dolayısı ile hepsini kapsamasa da toplumun bir kısmının sorularına yanıt verir. Merak temelli ihtiyaçlarını karşılar.
d- Potansiyel öğrencilerin yönlenmesi ve kurum tercihleri açısından önem taşır.
e- Güncel ve evrensel düzeyin ne olduğunu bilenlere, bunların “neresinde olunduğu” konusunda bilgi verir.
f- Bir de hatırlatmak lazım, eğer basılıp dağıtıldı ise; katalogdaki çalışma örneği ve özgeçmişler, akademik uzmanlık alanı ile, öğretim elemanlarının girdiği derslerin örtüşmesi meselesinde meraklılara gerekli bilgileri bulma olanağı da sunarlar!
Sergi katılımcıları açısında bakıldığında ise:
1- Dünya üniversiteler arası şampiyonluk yarışında dereceye girebilmek için taranan indekslerde, ranking listelerinde sıra numarası alabilmek için gerekli yayınları yapabilmek; “akademik alan nedeni ile” Kıbrıs sorununa çözüm bulmaktan daha zordur dersem, örnek açısından ve en azından bu coğrafyada rahatlıkla anlaşılabileceğimi düşünürüm! Ya da sanat gibi spordan da herkes anladığı için; bir sprinteri, minderde rakamlarla, formüllerle güreştirip kendinden madalya beklemeye benzer bu durum!
2- İki hafta önce yazmıştım (bkz; “Sergim, kriterler, üretmek” başlıklı yazım) bir de işin öbür tarafı var: …“sanatı, evinin salonundaki evlilik fotoğrafından ibaret sanan kişilerin…” değerlendirmeleri sorunu var ki; değil indekslere girmeniz, tarihinde plastik sanatlara verilmemiş Nobel ödülünü alsanız bile, mümkün değildir annelerinin ligine kabul edilmeniz.
Einstein’ın resim sergisi, Picasso’nun da indeksli makalesi yoktur! Bu tespitim; sanat, tasarım ve “yayın” ilişkisini bilmeyenlere kapak da olabilir, ilgili yazımdan kalan ikinci nokta da.
İşte yukarıda sözünü ettiğim ve yazının buraya kadar konusunu oluşturan serginin ve sergiye katılan akademisyenlerin “kısaltılmış” sorunlarıdır bunlar!
Çözüm arayışları için YÖK sistemine bakınca; özet olarak -alandan- “hakemli dergilerde yayın yapmak, kişisel ve ayrıca ortak sanatsal faaliyetlerde bulunmak” kriterleri vardır…
Yeniden, katılımcıların 1 numaralı hedefteki sorununa dönersek; hele de uluslararası karma sergilere katılmak (TC ve KKTC hariç), yurtdışında (TC ve KKTC hariç) kişisel sergi-ler açmak; en az o rakamsal indekslere girmek kadar önemli ve büyük bir meydan okumadır!
Sadece yukarıda paylaştığım maddeler ve tespitlerim kapsamında sergi katılımcılarını; çatısı altında görev yaptıkları YDÜ’nün gücünü de arkalarına alarak ve kurumsal olarak önemli bir misyonu yerine getirdikleri için kutlarım! YDÜ Rektör Yardımcısı Prof.Dr. Şenol Bektaş’ın dediği üzere: “çocuklarınızın sanat ve tasarımı öğrenecekleri yer bu fakülte, hocalar da buradadır.”
Sergiye katılanların yayınlar konusundaki çabalarını takdirle anarak; Fakülte Dekan Vekili Doç.Dr. Erdal Aygenç’in katalogdaki “SERGİ ÜZERİNE” yazısını kendine teşekkürlerimle aynen paylaşıyorum:
“Sanat eğitimi, kendine özgü koşulları, yöntem ve teknikleri, programları, ortamları olan bir yaratıcılık eğitimidir. Günümüzde üniversiteler bünyesinde varlığını devam ettiren bu eğitim, farklı donanımlara sahip eğitmen kadrosunu da gerekli kılar. Güzel sanatlar fakültelerinde görev yapan öğretim elemanları bir yandan eğitim-öğretim etkinliklerini devam ettirirken diğer yandan da uzmanlaştıkları alanlarda sanatsal çalışmalarını sürdürürler. Öğrencilerin eğitmenlerini atölye ortamında üretirken gözlemlemeleri ya da ortaya koydukları yapıtları izleyebilmeleri eğitimin bir parçasıdır ve son derece önemlidir.
Bu sergi, daha önce birçok sanatsal ve kültürel etkinliği gerçekleştiren, katkı koyan Yakın Doğu Üniversitesi Güzel Sanatlar ve Tasarım Fakültesi Öğretim Elemanlarının çalışmalarından bir kesiti sanat izleyicisi ile buluşturuyor.
Plastik sanatların ve grafik tasarımın farklı disiplinlerinden örnekleri sanat izleyicisi ile paylaşan tüm çalışma arkadaşlarımı kutluyorum.”
Sergi kataloğundaki “ÇOK KISA BİR YAZI” başlıklı kendi yayınımı da aynen paylaşıyorum:
“Bir ülkenin gelişmişlik düzeyini artıran temel etmenlerden birinin “eğitim” olduğu konusunda uzmanların görüşlerini yansıtan ve herkesin ulaşabileceği yeterli kaynak vardır diye düşünüyorum... Eğitim denilince de Üniversitelerin yerinin ve öneminin her ülkede aynılığı; bu nedenle de Üniversitelerin bir ülkenin gelişmesinin ön koşulu olduğu gerçeği, mecburi bir kabul ile karşımıza çıkmaktadır. Bu iki cümleden çıkarımla; “eğitimin niteliği artmadan gelişmişlik, gelişmişlik düzeyinin artmasıyla sağlanacak maddi ve manevi ortam olmadan da, eğitimin niteliğinde artış sağlanamayacaktır” sonucuna ulaşılabilir.
Devam edersek; eğitim yoluyla ülkenin gelişmesi için Üniversitelerin niteliğinin artırılması gerekecektir. Bu gereklilik yönünde çaba başlıkları arasında “sanat” kesinlikle yer almalıdır. Böylesi bir kesinliğe duyulabilecek kuşkuyu “insan neden sanat yapar?” sorusuna verilecek her türlü cevap karşılayacaktır. Ancak; sanatın değerlendirilmesinin, özellikle sanat alanının uzmanları tarafından yapılmasının zorunluluğu, akliselimler tarafından kabul gören evrensel bir durumdur.
Sanatın evrensel gerekliliği; Yakın Doğu Üniversitesi Güzel Sanatlar ve Tasarım Fakültesini, Eylül 2006’da hayata geçirdi. O tarihten beri sanat yoluyla, eğitim aracılığıyla, üniversite içinden, ülkenin gelişmesine ne kadar katkıda bulunabildik sorusuna cevap için değil ama, bir örnek için bu karma sergiyi açıyoruz. Çünkü biz işimizi yapıyoruz. YDÜ Kurucu Rektörü Dr. Suat İ. Günsel’in “adada kıtalı gibi yaşamak” deyişi ile örtüşen kıta nitelikli işlerimiz ile çalışmalarımızı sürdürüyoruz.
Yakın Doğu Üniversitesi’nin çatısı altında gururla; sanat ve tasarım yapıyor, sanat ve tasarım öğretiyoruz.
Sergi de açıyoruz.
Bu sergiye katılanlara, emek ve destek verenlere teşekkür ediyorum.”
Eğitim alın, sanata yakın kalın…
Canan Atalay Aktuğ, Uğurcan Akyüz, Erdal Aygenç, Elif Atamaz, Hakan Dağ, Mehmet Naci Dedeal, Raif Dimililer, Erdoğan Ergün, Evrim Ergün, Vedia Okutan Gaydeler, Gürkan Gökaşan, Mustafa Hastürk, Mehmet Raif Kızıl, Rahme Manastırlı, Gökhan Okur, Mine Okur, Hikmet Uluçam, Yücel Yazgın ve Alihan Yonuk’un katılımlarıyla; Lefkoşa Atatürk Kültür Merkezi’nde; Yakın Doğu Üniversitesi Güzel Sanatlar ve Tasarım Fakültesi Öğretim Elemanları sergisi açıldı. Sergide; resim, heykel, seramik, grafik tasarım, fotoğraf, illüstrasyon ve baskı resim gibi farklı disiplinlerden çalışmalar vardı.
Aşağıda sergi kataloğuna yazdığım yazıyı virgülüne dokunmadan sizinle paylaşacağım ancak; hemen akla gelen birkaç noktayı açmakta yarar var diye düşünüyorum:
a- Bu tür sergiler öncelikle kamuoyu ile paylaşıldığında ve kurum temsiliyeti açısından değerlendirildiğinde sosyolojik yarar sağlar.
b- Meraklılar ve ihtiyaç duyanlar doğrudan çalışmaları görebilecekleri bir ortamda bulunma şansını yakalar.
c- Elbette ki, bu merak önyargı ya da bilgi birikimleri ile kişilerin; denk, eşdeğer ya da benzer kurumlararası kıyaslamalar yapabilmesine de kapı açar. Ki bu kapıların açık olmasında hep yarar vardır. Dolayısı ile hepsini kapsamasa da toplumun bir kısmının sorularına yanıt verir. Merak temelli ihtiyaçlarını karşılar.
d- Potansiyel öğrencilerin yönlenmesi ve kurum tercihleri açısından önem taşır.
e- Güncel ve evrensel düzeyin ne olduğunu bilenlere, bunların “neresinde olunduğu” konusunda bilgi verir.
f- Bir de hatırlatmak lazım, eğer basılıp dağıtıldı ise; katalogdaki çalışma örneği ve özgeçmişler, akademik uzmanlık alanı ile, öğretim elemanlarının girdiği derslerin örtüşmesi meselesinde meraklılara gerekli bilgileri bulma olanağı da sunarlar!
Sergi katılımcıları açısında bakıldığında ise:
1- Dünya üniversiteler arası şampiyonluk yarışında dereceye girebilmek için taranan indekslerde, ranking listelerinde sıra numarası alabilmek için gerekli yayınları yapabilmek; “akademik alan nedeni ile” Kıbrıs sorununa çözüm bulmaktan daha zordur dersem, örnek açısından ve en azından bu coğrafyada rahatlıkla anlaşılabileceğimi düşünürüm! Ya da sanat gibi spordan da herkes anladığı için; bir sprinteri, minderde rakamlarla, formüllerle güreştirip kendinden madalya beklemeye benzer bu durum!
2- İki hafta önce yazmıştım (bkz; “Sergim, kriterler, üretmek” başlıklı yazım) bir de işin öbür tarafı var: …“sanatı, evinin salonundaki evlilik fotoğrafından ibaret sanan kişilerin…” değerlendirmeleri sorunu var ki; değil indekslere girmeniz, tarihinde plastik sanatlara verilmemiş Nobel ödülünü alsanız bile, mümkün değildir annelerinin ligine kabul edilmeniz.
Einstein’ın resim sergisi, Picasso’nun da indeksli makalesi yoktur! Bu tespitim; sanat, tasarım ve “yayın” ilişkisini bilmeyenlere kapak da olabilir, ilgili yazımdan kalan ikinci nokta da.
İşte yukarıda sözünü ettiğim ve yazının buraya kadar konusunu oluşturan serginin ve sergiye katılan akademisyenlerin “kısaltılmış” sorunlarıdır bunlar!
Çözüm arayışları için YÖK sistemine bakınca; özet olarak -alandan- “hakemli dergilerde yayın yapmak, kişisel ve ayrıca ortak sanatsal faaliyetlerde bulunmak” kriterleri vardır…
Yeniden, katılımcıların 1 numaralı hedefteki sorununa dönersek; hele de uluslararası karma sergilere katılmak (TC ve KKTC hariç), yurtdışında (TC ve KKTC hariç) kişisel sergi-ler açmak; en az o rakamsal indekslere girmek kadar önemli ve büyük bir meydan okumadır!
Sadece yukarıda paylaştığım maddeler ve tespitlerim kapsamında sergi katılımcılarını; çatısı altında görev yaptıkları YDÜ’nün gücünü de arkalarına alarak ve kurumsal olarak önemli bir misyonu yerine getirdikleri için kutlarım! YDÜ Rektör Yardımcısı Prof.Dr. Şenol Bektaş’ın dediği üzere: “çocuklarınızın sanat ve tasarımı öğrenecekleri yer bu fakülte, hocalar da buradadır.”
Sergiye katılanların yayınlar konusundaki çabalarını takdirle anarak; Fakülte Dekan Vekili Doç.Dr. Erdal Aygenç’in katalogdaki “SERGİ ÜZERİNE” yazısını kendine teşekkürlerimle aynen paylaşıyorum:
“Sanat eğitimi, kendine özgü koşulları, yöntem ve teknikleri, programları, ortamları olan bir yaratıcılık eğitimidir. Günümüzde üniversiteler bünyesinde varlığını devam ettiren bu eğitim, farklı donanımlara sahip eğitmen kadrosunu da gerekli kılar. Güzel sanatlar fakültelerinde görev yapan öğretim elemanları bir yandan eğitim-öğretim etkinliklerini devam ettirirken diğer yandan da uzmanlaştıkları alanlarda sanatsal çalışmalarını sürdürürler. Öğrencilerin eğitmenlerini atölye ortamında üretirken gözlemlemeleri ya da ortaya koydukları yapıtları izleyebilmeleri eğitimin bir parçasıdır ve son derece önemlidir.
Bu sergi, daha önce birçok sanatsal ve kültürel etkinliği gerçekleştiren, katkı koyan Yakın Doğu Üniversitesi Güzel Sanatlar ve Tasarım Fakültesi Öğretim Elemanlarının çalışmalarından bir kesiti sanat izleyicisi ile buluşturuyor.
Plastik sanatların ve grafik tasarımın farklı disiplinlerinden örnekleri sanat izleyicisi ile paylaşan tüm çalışma arkadaşlarımı kutluyorum.”
Sergi kataloğundaki “ÇOK KISA BİR YAZI” başlıklı kendi yayınımı da aynen paylaşıyorum:
“Bir ülkenin gelişmişlik düzeyini artıran temel etmenlerden birinin “eğitim” olduğu konusunda uzmanların görüşlerini yansıtan ve herkesin ulaşabileceği yeterli kaynak vardır diye düşünüyorum... Eğitim denilince de Üniversitelerin yerinin ve öneminin her ülkede aynılığı; bu nedenle de Üniversitelerin bir ülkenin gelişmesinin ön koşulu olduğu gerçeği, mecburi bir kabul ile karşımıza çıkmaktadır. Bu iki cümleden çıkarımla; “eğitimin niteliği artmadan gelişmişlik, gelişmişlik düzeyinin artmasıyla sağlanacak maddi ve manevi ortam olmadan da, eğitimin niteliğinde artış sağlanamayacaktır” sonucuna ulaşılabilir.
Devam edersek; eğitim yoluyla ülkenin gelişmesi için Üniversitelerin niteliğinin artırılması gerekecektir. Bu gereklilik yönünde çaba başlıkları arasında “sanat” kesinlikle yer almalıdır. Böylesi bir kesinliğe duyulabilecek kuşkuyu “insan neden sanat yapar?” sorusuna verilecek her türlü cevap karşılayacaktır. Ancak; sanatın değerlendirilmesinin, özellikle sanat alanının uzmanları tarafından yapılmasının zorunluluğu, akliselimler tarafından kabul gören evrensel bir durumdur.
Sanatın evrensel gerekliliği; Yakın Doğu Üniversitesi Güzel Sanatlar ve Tasarım Fakültesini, Eylül 2006’da hayata geçirdi. O tarihten beri sanat yoluyla, eğitim aracılığıyla, üniversite içinden, ülkenin gelişmesine ne kadar katkıda bulunabildik sorusuna cevap için değil ama, bir örnek için bu karma sergiyi açıyoruz. Çünkü biz işimizi yapıyoruz. YDÜ Kurucu Rektörü Dr. Suat İ. Günsel’in “adada kıtalı gibi yaşamak” deyişi ile örtüşen kıta nitelikli işlerimiz ile çalışmalarımızı sürdürüyoruz.
Yakın Doğu Üniversitesi’nin çatısı altında gururla; sanat ve tasarım yapıyor, sanat ve tasarım öğretiyoruz.
Sergi de açıyoruz.
Bu sergiye katılanlara, emek ve destek verenlere teşekkür ediyorum.”
Eğitim alın, sanata yakın kalın…