KIBRIS gazetesi, 2016-01-16, cumartesi, sayfa:28
Yaşamanın zor olduğu bir coğrafyada, yazmanın zor olduğundan bahsetmek oldukça büyük bir lükstür diye düşünüyorum. O nedenle tüm gerekçelerimi bir yana bırakıp kendi kendime bahşettiğim bu yazarak terapi sorumluluğumu yerine getirmek için sabahın köründe kalkıp bilgisayarın karşısına geçtim.
Toplumsal gündem ayarlayıcı televizyonun karşısına uzun bir süredir geçmiyorum. Çünkü o benim aklımın karşısında. Daha önce bir yazımda değinmiştim; algı yönetimi ile sosyal kontrol konusuna. Neredeyse tüm TV kanalları açıldığında savaş, ölüm, zülüm; kapandığında her şey günlük gülistanlık! Hem görüntü, hem ses kirliliğini, bırakın aklınızdan silmeyi salonunuzu temizlemek bile zaman alıyor…
Çözüm radikal oluyor elbet: benim belleğim kararıp yüreğim sıkışacağına televizyonun ekranı kararsın daha iyi! Çünkü bu benim kontrolümdeki bir karartma… Hiç benzerliği yok ama bana geçen hafta İstanbul’daki patlamadan sonra sosyal medyaya düşen bir sözü çağrıştırdı bu karartma: “Olay yerine ambulanslardan önce yayın yasağı geliyor!”
Çok değil, neredeyse bir yıl önce ileri demokrasiyi, “çözümü” el ele, kol kola savunanlar, şimdi karşılıklı imza kampanyaları yürütüyorlar. “Cahil akademisyenler!” Bu akademisyenlerin aynı türleri; özellikle rektörlük seçimlerinde çok güzel saf tutuyorlar. Bakıyorsunuz ki hiçbir evrensel ilke, değer; hiçbir akademik “ölçüt” bunlar için geçerli değil… Omurgaları olmadığı için plazma gibiler, her forma girerler. Gerektiğinde kimini doğum yerine göre, kimini taa mezhebine göre ayırırlar, ötelerler insanları, sonra da ayrımcılık yapıyorlar diye yaygara koparırlar. Ezik kişilikler! “Gemiyi önce fareler terk eder” derler! Kazanan ile beraber olmak, gidecek olanı hemen terk etmek, hain olmaktır onların ilkesi ve şikayet etmek… Hep ve her şeyden şikayet etmek! Özetlersek: onların karanlık “çıkarları” tüm toplumsal değerlerden ve her şeyden daha önemlidir!.. Şikayetçi fareler! Bakın yaşadığımız coğrafyaya…
(Bu arada gidenin gidişine sevinenler o geldiğinde de sevinmişlerdi… Canım akademisyenler… Yeni gelen için bu süreç daha hızlı yaşanacak! Televizyonu düğmesinden kontrol etmek gibi aç-kapat!)
Biz de akademik gerçekliği, mesajın gönderildiği yere vardığından emin olarak bugünlük bu konuyu kapatıp değişelim! Bugünlük dedim çünkü geride dört yıllık bir birikim var, çer çöp dolu dört yıl…
Sanaldan akademiye, akademiden sanatsal gerçekliğe bir geçiş yapalım izninizle!
Karşılıklı imzaya açılmış metinlerin ağırlığında ezilmeden ve “sanattır dünyayı kurtaracak olan” diye de uçmadan, bir sergiye değinmek istedim izninizle. Malumunuz üzere “Yakından Sanat” köşesindeyiz.
Beynimdeki sözcüklerin sabahın bu kör saatinde yazılmamak için disiplinsizce davrandıkları bir ortamda, zamanın onları hizaya sokması kaçınılmaz bir gereklilik. Kendime karşı duyduğum bir sorumluluk. O nedenle; Lefkoşa’nın üzerine ince bir tül gibi çökmüş sabah sisinin, pencereden sinsice gözlerime dolan çekiciliğini bir tarafa bırakıp, bir sergiden bahsedelim. Sanat, insanın ruhunu besler, yaşama güzellik katar diyerek!
Sanat ile; biraz da dışarıya yansıtalım ruhumuzun inceliklerini bu güzelim adadan dedik.
Önce Uşak’a gittik.
Bir yıl önce Uşak Belediyesi tarafından Cumhuriyetin Aydınlığında Sanat Festivali’ne (CASFEST) davet edilmiştik. Bu yıl CASFEST geciktiği için, ortak bir sergi, bir de panel gerçekleştirelim düşüncesini Belediye tüm masraflarıyla kabul etti! Son dönemlerde Belediyelerin çalıştay, panel, sergi gibi etkinliklerle sanata karşı pozitif bir meyil içinde olduklarını görmenin sevindiriciliğini belirtmek isterim. Bu durum, özellikle sanatın “içine tükürülen” yaklaşımdan farklı değerlendirildiğini göstermesi açısından da mutluluk vericidir. İşte bu anlamda bizler de sorumluluk hissederek “sırça” saraylarımızdan sanatımızla, “bizimle” sergimizle çıkalım istedik.
Uşak Belediyesince katalogu da basılan sergide; Gazi Üniversitesi, Aksaray Üniversitesi, Akdeniz Üniversitesi, İnönü Üniversitesi, Selçuk Üniversitesi ve Yakın Doğu Üniversitesinin ilgili fakültelerinden 35 sanatçının; resim, heykel, seramik ve fotoğraflarından oluşan 50 çalışması yer aldı. Sergi açılışında yaptığım konuşmadan ise, katalog için hazırladığım yazıyı paylaşmak daha mantıklı geldiği için, birlikte okuyalım:
BİZİMLE sergisine ilişkin
“Biz, bir kısmımız Türkiye’de, bir kısmımız ise Kıbrıs’ta doğup büyümüş, farklı eğitim kurumlarından eğitim almış, farklı tekniklerle sanat üretmeye çalışan, KKTC’de ya da Türkiye’de yaşayan bireyleriz. Değişik etkinliklerle sanatseverliğini kurumsallaştıran Uşak Belediyesinin ev sahipliğinde açtığımız ortak bir sergi ile karşınızdayız.
İlk çokluk zamiri, şahıs tanımlaması olarak kullanılan “biz” sözcüğünden çıkarımla, birlikte olma, birlikte hareket etme, birlikte bir şey söyleme ve birlikte o söylediğimizi sergileme içerikli düşündük BİZİMLE ismini sergimize verirken.
Sanat; biraz da kişinin kendini ifadesi ise, o ifadelerin “biz” olmasından oluşan mesajın daha da güçlü olacağını düşündük. Bu ortak sergiye katılan her arkadaşımız kendi diliyle konuştu elbet, kendi özel ve güzel diliyle…
Bir olabilme, birlikte yaşayabilmenin belki de en çok arzulandığı bu dönemde; siyasi, sosyal, ekonomik mesajlar içeren veya tamamen estetik kaygılarla üretilmiş çalışmalarımızın oluşturacağı sinerjinin sanatın önemini vurgulamak isteğimizde, bizimle yolculuğa çıkanların ortak sesi olmasını da umut ettik.
Hayat yanımızdakilerle yolculuk ederken yaşadığımız bir serüven ise eğer, çalışmalarımıza yansıtacağımız da büyük bir olasılıkla yüreğimizde kalanlar olacaktır. Yoksa herkesin cebinde taşlar, başında kuşlar...
Katılımcı arkadaşlarım adına; serginin var olmasını sağlayan KKTC Yakın Doğu Üniversitesi Mütevelli Heyeti Başkanı Doç.Dr. İrfan S. Günsel, Uşak Belediye Başkanı Av. Nurullah Cahan ve BİZİMLE olan herkese teşekkür ederim.
Önce insan, sonra BİZİMLE sanat ve barış…”
Ev sahibi olarak Uşak Belediye Başkanı Av. Nurullah Cahan’ın sergi açılışında yaptığı konuşmayı da buraya taşımazsam olmazdı. Öyle de yaptım! bizim Belediye Başkanlarımızın da bu tür konuşmalar yapacakları, su sorununun çözüleceği günlerin yakın olduğu umudu ile!
Uşak Belediyesi sanatın yanında
“Uşak Belediyesi her anlamda geliştiği gibi sanatta da gelişiyor. Bu bağlamda birçok etkinliğe imza attık, atmaya da devam edeceğiz.
Uşak Belediyesi sanatın ve sanatçının yanında bir belediye olmaya devam ediyor. Belediyemiz kentimizde sanatın sevdirilmesi adına yapılan tüm çalışmaları önemsemektedir ve destek vermektedir... Daha önce yapılan etkinlikler ve geçen yıl uluslararası düzeyde gerçekleştirilen festivalimiz bunun en güzel örnekleridir. Çünkü sanatın sevildiği ve yaygınlaştığı şehirlerin gelişimlerinin de farklı ve modern olduğunu görmekteyiz. Bugün ortak akıl ile yönettiğimiz ilimizde vatandaşlarımızın sanat bilinci ile kentin gelişimine farkındalık kattığına ve katacağına inanıyoruz. Bu nedenle tüm birimlerimizle sanatın bütün dallarının kentimizde icra edilmesinden onur duyuyoruz. Şu an galerimizde yer alan sergi farklı disiplinlerden çalışmaları kapsamaktadır. Eserler, usta sanatçılarımızın güzel emekleriyle bizleri buluşturmaktadır. Fotoğraftan yağlıboya resme, heykelden baskı resme, seramikten illüstrasyona, dijital kolajdan enstalasyona kadar birçok farklı tekniği barındıran “BİZİMLE” isimli sergisinin; sanatçılarımızla sanatseverler arasında güçlü bir bağ oluşturacağından eminim. Bunun yanında sergimiz farklı söylemleri içinde bulundurması nedeniyle de büyük bir zenginliği içinde barındırmaktadır. Sergiye gelen, sergiyi gezen hemşerilerimiz, eminiz ki sanat anlamında doyuma ulaşacaktır. Belediyemiz bundan sonra da aynı bilinçle çalışmalarına devam edecektir.
Biz ilimizde siz değerli sanatçıları ağırlamaktan ve böyle güzel bir sergiyi açmış olmaktan dolayı çok mutluyuz. Uşak Belediyesi olarak KKTC Yakın Doğu Üniversitesi’nin organizasyonunda diğer beş üniversitemiz ve BİZİMLE güzel bir iş yaptık.
Belediyemiz bundan sonar da sanatı ve sanatçıyı seven ve destekleyen bir yapıda çalışmalarına devam edecektedir. Kendi öz benliğimizi öne çıkararak, kaybetmeyerek daha iyilerine, daha büyük çalışmalara imza atacağız. Bu sergide emeği geçen herkese teşekkür ediyorum.”
Gün ağardı, bugün de güzel olacak, Lefkoşa’yı güneş ısıtıyor…
Yarın Azerbaycan’a, İZDÜŞÜM-B sergisi için varmış olacağım.
Sanata yakın kalın…
Yaşamanın zor olduğu bir coğrafyada, yazmanın zor olduğundan bahsetmek oldukça büyük bir lükstür diye düşünüyorum. O nedenle tüm gerekçelerimi bir yana bırakıp kendi kendime bahşettiğim bu yazarak terapi sorumluluğumu yerine getirmek için sabahın köründe kalkıp bilgisayarın karşısına geçtim.
Toplumsal gündem ayarlayıcı televizyonun karşısına uzun bir süredir geçmiyorum. Çünkü o benim aklımın karşısında. Daha önce bir yazımda değinmiştim; algı yönetimi ile sosyal kontrol konusuna. Neredeyse tüm TV kanalları açıldığında savaş, ölüm, zülüm; kapandığında her şey günlük gülistanlık! Hem görüntü, hem ses kirliliğini, bırakın aklınızdan silmeyi salonunuzu temizlemek bile zaman alıyor…
Çözüm radikal oluyor elbet: benim belleğim kararıp yüreğim sıkışacağına televizyonun ekranı kararsın daha iyi! Çünkü bu benim kontrolümdeki bir karartma… Hiç benzerliği yok ama bana geçen hafta İstanbul’daki patlamadan sonra sosyal medyaya düşen bir sözü çağrıştırdı bu karartma: “Olay yerine ambulanslardan önce yayın yasağı geliyor!”
Çok değil, neredeyse bir yıl önce ileri demokrasiyi, “çözümü” el ele, kol kola savunanlar, şimdi karşılıklı imza kampanyaları yürütüyorlar. “Cahil akademisyenler!” Bu akademisyenlerin aynı türleri; özellikle rektörlük seçimlerinde çok güzel saf tutuyorlar. Bakıyorsunuz ki hiçbir evrensel ilke, değer; hiçbir akademik “ölçüt” bunlar için geçerli değil… Omurgaları olmadığı için plazma gibiler, her forma girerler. Gerektiğinde kimini doğum yerine göre, kimini taa mezhebine göre ayırırlar, ötelerler insanları, sonra da ayrımcılık yapıyorlar diye yaygara koparırlar. Ezik kişilikler! “Gemiyi önce fareler terk eder” derler! Kazanan ile beraber olmak, gidecek olanı hemen terk etmek, hain olmaktır onların ilkesi ve şikayet etmek… Hep ve her şeyden şikayet etmek! Özetlersek: onların karanlık “çıkarları” tüm toplumsal değerlerden ve her şeyden daha önemlidir!.. Şikayetçi fareler! Bakın yaşadığımız coğrafyaya…
(Bu arada gidenin gidişine sevinenler o geldiğinde de sevinmişlerdi… Canım akademisyenler… Yeni gelen için bu süreç daha hızlı yaşanacak! Televizyonu düğmesinden kontrol etmek gibi aç-kapat!)
Biz de akademik gerçekliği, mesajın gönderildiği yere vardığından emin olarak bugünlük bu konuyu kapatıp değişelim! Bugünlük dedim çünkü geride dört yıllık bir birikim var, çer çöp dolu dört yıl…
Sanaldan akademiye, akademiden sanatsal gerçekliğe bir geçiş yapalım izninizle!
Karşılıklı imzaya açılmış metinlerin ağırlığında ezilmeden ve “sanattır dünyayı kurtaracak olan” diye de uçmadan, bir sergiye değinmek istedim izninizle. Malumunuz üzere “Yakından Sanat” köşesindeyiz.
Beynimdeki sözcüklerin sabahın bu kör saatinde yazılmamak için disiplinsizce davrandıkları bir ortamda, zamanın onları hizaya sokması kaçınılmaz bir gereklilik. Kendime karşı duyduğum bir sorumluluk. O nedenle; Lefkoşa’nın üzerine ince bir tül gibi çökmüş sabah sisinin, pencereden sinsice gözlerime dolan çekiciliğini bir tarafa bırakıp, bir sergiden bahsedelim. Sanat, insanın ruhunu besler, yaşama güzellik katar diyerek!
Sanat ile; biraz da dışarıya yansıtalım ruhumuzun inceliklerini bu güzelim adadan dedik.
Önce Uşak’a gittik.
Bir yıl önce Uşak Belediyesi tarafından Cumhuriyetin Aydınlığında Sanat Festivali’ne (CASFEST) davet edilmiştik. Bu yıl CASFEST geciktiği için, ortak bir sergi, bir de panel gerçekleştirelim düşüncesini Belediye tüm masraflarıyla kabul etti! Son dönemlerde Belediyelerin çalıştay, panel, sergi gibi etkinliklerle sanata karşı pozitif bir meyil içinde olduklarını görmenin sevindiriciliğini belirtmek isterim. Bu durum, özellikle sanatın “içine tükürülen” yaklaşımdan farklı değerlendirildiğini göstermesi açısından da mutluluk vericidir. İşte bu anlamda bizler de sorumluluk hissederek “sırça” saraylarımızdan sanatımızla, “bizimle” sergimizle çıkalım istedik.
Uşak Belediyesince katalogu da basılan sergide; Gazi Üniversitesi, Aksaray Üniversitesi, Akdeniz Üniversitesi, İnönü Üniversitesi, Selçuk Üniversitesi ve Yakın Doğu Üniversitesinin ilgili fakültelerinden 35 sanatçının; resim, heykel, seramik ve fotoğraflarından oluşan 50 çalışması yer aldı. Sergi açılışında yaptığım konuşmadan ise, katalog için hazırladığım yazıyı paylaşmak daha mantıklı geldiği için, birlikte okuyalım:
BİZİMLE sergisine ilişkin
“Biz, bir kısmımız Türkiye’de, bir kısmımız ise Kıbrıs’ta doğup büyümüş, farklı eğitim kurumlarından eğitim almış, farklı tekniklerle sanat üretmeye çalışan, KKTC’de ya da Türkiye’de yaşayan bireyleriz. Değişik etkinliklerle sanatseverliğini kurumsallaştıran Uşak Belediyesinin ev sahipliğinde açtığımız ortak bir sergi ile karşınızdayız.
İlk çokluk zamiri, şahıs tanımlaması olarak kullanılan “biz” sözcüğünden çıkarımla, birlikte olma, birlikte hareket etme, birlikte bir şey söyleme ve birlikte o söylediğimizi sergileme içerikli düşündük BİZİMLE ismini sergimize verirken.
Sanat; biraz da kişinin kendini ifadesi ise, o ifadelerin “biz” olmasından oluşan mesajın daha da güçlü olacağını düşündük. Bu ortak sergiye katılan her arkadaşımız kendi diliyle konuştu elbet, kendi özel ve güzel diliyle…
Bir olabilme, birlikte yaşayabilmenin belki de en çok arzulandığı bu dönemde; siyasi, sosyal, ekonomik mesajlar içeren veya tamamen estetik kaygılarla üretilmiş çalışmalarımızın oluşturacağı sinerjinin sanatın önemini vurgulamak isteğimizde, bizimle yolculuğa çıkanların ortak sesi olmasını da umut ettik.
Hayat yanımızdakilerle yolculuk ederken yaşadığımız bir serüven ise eğer, çalışmalarımıza yansıtacağımız da büyük bir olasılıkla yüreğimizde kalanlar olacaktır. Yoksa herkesin cebinde taşlar, başında kuşlar...
Katılımcı arkadaşlarım adına; serginin var olmasını sağlayan KKTC Yakın Doğu Üniversitesi Mütevelli Heyeti Başkanı Doç.Dr. İrfan S. Günsel, Uşak Belediye Başkanı Av. Nurullah Cahan ve BİZİMLE olan herkese teşekkür ederim.
Önce insan, sonra BİZİMLE sanat ve barış…”
Ev sahibi olarak Uşak Belediye Başkanı Av. Nurullah Cahan’ın sergi açılışında yaptığı konuşmayı da buraya taşımazsam olmazdı. Öyle de yaptım! bizim Belediye Başkanlarımızın da bu tür konuşmalar yapacakları, su sorununun çözüleceği günlerin yakın olduğu umudu ile!
Uşak Belediyesi sanatın yanında
“Uşak Belediyesi her anlamda geliştiği gibi sanatta da gelişiyor. Bu bağlamda birçok etkinliğe imza attık, atmaya da devam edeceğiz.
Uşak Belediyesi sanatın ve sanatçının yanında bir belediye olmaya devam ediyor. Belediyemiz kentimizde sanatın sevdirilmesi adına yapılan tüm çalışmaları önemsemektedir ve destek vermektedir... Daha önce yapılan etkinlikler ve geçen yıl uluslararası düzeyde gerçekleştirilen festivalimiz bunun en güzel örnekleridir. Çünkü sanatın sevildiği ve yaygınlaştığı şehirlerin gelişimlerinin de farklı ve modern olduğunu görmekteyiz. Bugün ortak akıl ile yönettiğimiz ilimizde vatandaşlarımızın sanat bilinci ile kentin gelişimine farkındalık kattığına ve katacağına inanıyoruz. Bu nedenle tüm birimlerimizle sanatın bütün dallarının kentimizde icra edilmesinden onur duyuyoruz. Şu an galerimizde yer alan sergi farklı disiplinlerden çalışmaları kapsamaktadır. Eserler, usta sanatçılarımızın güzel emekleriyle bizleri buluşturmaktadır. Fotoğraftan yağlıboya resme, heykelden baskı resme, seramikten illüstrasyona, dijital kolajdan enstalasyona kadar birçok farklı tekniği barındıran “BİZİMLE” isimli sergisinin; sanatçılarımızla sanatseverler arasında güçlü bir bağ oluşturacağından eminim. Bunun yanında sergimiz farklı söylemleri içinde bulundurması nedeniyle de büyük bir zenginliği içinde barındırmaktadır. Sergiye gelen, sergiyi gezen hemşerilerimiz, eminiz ki sanat anlamında doyuma ulaşacaktır. Belediyemiz bundan sonra da aynı bilinçle çalışmalarına devam edecektir.
Biz ilimizde siz değerli sanatçıları ağırlamaktan ve böyle güzel bir sergiyi açmış olmaktan dolayı çok mutluyuz. Uşak Belediyesi olarak KKTC Yakın Doğu Üniversitesi’nin organizasyonunda diğer beş üniversitemiz ve BİZİMLE güzel bir iş yaptık.
Belediyemiz bundan sonar da sanatı ve sanatçıyı seven ve destekleyen bir yapıda çalışmalarına devam edecektedir. Kendi öz benliğimizi öne çıkararak, kaybetmeyerek daha iyilerine, daha büyük çalışmalara imza atacağız. Bu sergide emeği geçen herkese teşekkür ediyorum.”
Gün ağardı, bugün de güzel olacak, Lefkoşa’yı güneş ısıtıyor…
Yarın Azerbaycan’a, İZDÜŞÜM-B sergisi için varmış olacağım.
Sanata yakın kalın…
No comments:
Post a Comment