Monday, December 9, 2013

SANAT, YETERLİK VE İNSAN

Uğurcan Akyüz
Kıbrıs Postası, YAKINDAN SANAT köşe yazısı no:04
08 Aralık 2013 Pazar, Lefkoşa

Sanat; insandaki duyguların estetize edilmiş ruhunun yansımasıdır.  Peki insan sanatta nasıl yeterli olabiliyor? Sanatta yeterlik nedir diye Vikipedi alimine sorunca şöyle bir cevap veriyor: “bir fakülte veya yüksekokulu bitirdikten sonra o sanat dalında sınav, sanat eseri ve bilimsel bir eserle erişilen, doktoraya eşdeğer bir derece veya basamaktır.  Doktoradan tek farkı yapıldığı branşın bir bilim dalına bağlı değil, bir sanat dalına bağlı olmasıdır”.  Akademik hiyerarşiyi bilenler doktora derecesinden sonra -kadro unvanı olarak- Yardımcı Doçentliğin geldiğini bilirler.  Yardımcı doçentlik sınavlarını yabancı dil sınavı ve jüri marifetiyle dosya değerlendirilmesi yöntemiyle fakülteler kendileri yapar. Sonuç rektörün onayına gider. Yardımcı Doçent olmadan doğrudan Doçentliğe de başvurulabilir. Sanatta yeterliğini almış olmak birincil koşulu ile doçentlik için başvuranlara ilişkin ise UAK Doçentlik Sınav Yönetmeliği Madde: 5 der ki: “Doçentlik Sınav Komisyonunun önerisi üzerine, doçentlik başvurusunda bulunan adaylardan her biri için beş kişilik bir jüri ve bu jüri için iki yedek üye belirler.  Jüri için asıl ve yedek üyeler, adayın başvurduğu alan göz önünde bulundurularak belirlenir.  Adayın başvurduğu alanda yeterli öğretim üyesinin bulunmaması halinde, istisnai olarak, jüri üç asıl ve iki yedek olmak üzere beş üye ile teşkil edilebilir”.  Ulusal jüri, ulusal/merkezi sınav ve Üniversitelerarası Kurulun verdiği, ulusal geçerliği olan en üst düzey akademik belge doçentlik belgesi.

Doçent ünvanı alındıktan sonra kadro ataması için her üniversite yukarıdaki yönetmelik maddesini dikkate alarak süreci kendi yürütür. Bu da ayrı bir hükümdür.

Prosedür ve kurallar herkes için geçerlidir ve her şey ne kadar açık değil mi?  Açık.  Ancak istismar ve şaibeye açık olmasın diye konulan bu kurallar her yerde uygulanıyor mu?  Yüzyetmişe yakın üniversite, yetmişten fazla Güzel Sanatlar Fakültesi...  Efendim?

Birilerinin kendi birilerini var etmek için izleyebilecekleri “alengirli” yol, o birilerinden geriye kurumların tarihinde kara bir leke olarak kalabilir.  Yetersiz ve yeteneksiz ancak, hırs üzerine kurulmuş bir omurga ve super ego ile şişirilmiş bir kostüm giyen akademisyenin sonu her coğrafyada ve alanda hüsran olmuştur.  Bu olumsuz, bu sıkıntılı durum; taşıdığım sorumluluk nedeniyle sadece kendi alanıma ilişkin bir örnek için bende tartışma zarureti doğurmuştur.  Söz adadan dışarı, etik içeri...

Gelelim KKTC’deki duruma: sanal ortamdaki araştırmalara göre: Doğu Akdeniz Üniversitesi’nde Güzel Sanatlar veya benzeri bir fakülte yok.  Lefke Avrupa  Üniversitesinde Güzel Sanatlar veya benzeri bir fakülte yok.

Girne Amerikan Üniversitesinin; Mimarlık, Tasarım ve Güzel Sanatlar Fakültesi’nde yalnızca Resim ve Grafik Tasarım Lisans programları mevcut.

Uluslararası Kıbrıs Üniversitesinin Güzel Sanatlar Fakültesi’nde, Grafik Tasarım bölümünün Lisans program mevcut;  Yüksek Lisans Programı YÖDAK onaylı.

Yakın Doğu Üniversitesi Güzel Sanatlar ve Tasarım Fakültesi’nin ise; Grafik Tasarım  ve Plastik Sanatlar (Resim, Heykel, Seramik) Bölümleri Lisans programları yanısıra Yüksek Lisans ve Doktora (Ph.D) programları da hem YÖDAK hem de YÖK onaylı. Buradan hareketle KKTC’de demek ki en üst düzeyde sanat/tasarım programları yürüten tek fakülte: YDÜ Güzel Sanatlar ve Tasarım Fakültesi’dir. Bu fakültenin eğitim/öğretim alanı sanat ve tasarım, durumu ise, kuruluşundan beri gerçekleştirdiği etkinlikler ve belgelerle ortadadır. Öyleyse; “YDÜ Güzel Sanatlar ve Tasarım Fakültesi sanat ve tasarım alanında yeterlidir” diyebiliriz. Çünkü YDÜ’nün değil sadece Akdeniz’in doğusunda, bölgedeki en güçlü akademik yapılanmaya sahip üniversitelerden biri olarak kabul gördüğü açıktır. YDÜ’nün herbiri alanına ilişkin uzmanlardan, profesyonellerden oluşan kadrolara sahip Güzel Sanatlar ve Tasarım dahil onaltı fakültesi var, bu fakültelerin de yüze yakın bölümü mevcut.

Sayın Dr.Suat Günsel’in örnek öngörüsü ile oluşturulmuş bu mücizevi yapılanmanın –bir kısmına benim de şahit olduğum- yirmibeş yıllık başarıları her türlü takdire şayandır ve olmaya devam etmektedir.

Güçlü bir bütünün parçası olarak Güzel Sanatlar ve Tasarım Fakülteleri, üniversiter sistem içinde -pek çok ülkede olduğu gibi- özenle korunmalı ve gelişmeleri için her tür yatırım yapılmalıdır. YDÜ çatısı altında bu gerçekleşmekte ise de, sanata KKTC’de daha çok önem verilmelidir. Belki dünyayı değil ama, insanlığı kurtaracak sanattır!

Yeterli ve sanatla yakın kalın!

No comments:

Post a Comment