Uğurcan Akyüz
Kıbrıs Postası, YAKINDAN SANAT köşe yazısı no:48
05 Ekim 2014, Pazar, Lefkoşa
YAZININ KUPÜRÜ VE METNİ AŞAĞIDADIR!
Yine uzaklardayım! Bu bahane ile de, sanatı tek bir konu olarak yazmayı iki hafta sonrasına bırakarak, birkaç konuyu birlikte yazmak istedim!
İçinden ikinci konuya geçiş yapacağım birinci konu; DAÜ’deki Rektörlük ataması. Konuya ilişkin okuduğum bir yazı beni yıllar öncesine götürdü. DAÜ’den bir heyet Cumhurbaşkanı Sayın Derviş Eroğlu ile görüşme yayıp %78 tekrar aynı görevi sürdürmesi tercihi edilen Prof.Dr. Abdullah Öztoprak’a destek beyanında bulunmuşlar. Tercihlerinin arkasında durmuşlar. Sadece bu davranış bile takdire değer. Yazmak istedim.
Kişisel tarihimde de izi olan ve bugün için hatırlanmasında ve paylaşılmasında sakınca görmediğim bir konu bu rektörlük ataması işi. Akademinin tepkilerine bakılırsa bugün için artık çok fazla dramatize edilecek bir durum kalmadı. Ancak, toplumsal kanıksama açısından örnek oluşturacak bir dönüşüm öyküsü bu. Bugünden yarına tarih yazanlar için akademinin “hali-pür meali”. Öykü dedim, çünkü yönetenin kendine göre, yönetilenin de yine kendine göre yazdığı bir öykü bu. Biri artık kalemini bıraktı, yazdığı bitti. Şimdi diğeri başladı, hem de ne başlama. Okuyanlar ise hep aynı.
Hangi başlıktan başlarsak başlayalım iktidar değişince konulara yaklaşımların da nasıl değiştiğini gösterir yığınla örnek öylece koltuklarına oturmuş ahkam kesiyorlar. Söze dayalı kültürün yazılı olanla taşınması henüz gelenekselleşmemiş bir toplumda, bu tür dönüşümün yadırganmadığına tanık olmak pek iç açıcı bir durum değil.
Onbeş yirmi yıl öncesinde yanlış olduğuna inanılan uygulamalara daha o günlerden zemin hazırlayanlar; bugün kahroluyorlar mı bilemiyorum.
YÖK yasası çerçevesinde ele alındığında Rektör atamalarında son sözü Cumhurbaşkanı söylüyor. Atama sürecinin ilk basamağında, üniversitelerde adına eğilim yoklaması dense de oylama yapılıyor. En çok oy alandan, yani yukarıdan aşağıya doğru altı kişilik bir sıralama yapılıp YÖK’e gönderiliyor.
Hacettepe Üniversitesinde iken ben de iki kere o eğilim yoklamasında sıralamaya girmiştim. Birincisinde olurum vardı! Adım Cumhurbaşkanının önüne kadar gitti. Bu sırada kulağımdan girenleri yüreğime gömdüm!
İkincisinde; altı kişi YÖK’e görüşmeye çağrıldık… O gün olduğu gibi bugün de, olurum olmadan adımı yazan kişiyi saygıyla anıyorum! O görüşmede; ben üniversitemin seçimi ortada dedim! Şimdiki durum da ortada!
Ardından YÖK’de oylama yapılarak o altı kişilik liste üçe indiriliyor ve Cumhurbaşkanına sunuluyor.
İktidar ile güç dengesi değişince, iş dengesi de değişip sonuca yansıyor elbet!
4+4+4 mesela! Anadolu Liseleri, Meslek Liseleri ve de İmam Hatip Liseleri… Üniversiteye giriş sınavı, YÖK’ün yok olması!
Son on yılda neler değişti Türkiye’de, bu coğrafyada neler oldu ve barış nerede?
Farkındayım elbet, bunların sanatla ilgisi, en azından yakından yok!
Üçüncü konu; NEURA25!
Geçen hafta Suat hoca ile çekindiğimiz fotoları yayınlayayım derken NEURA25 hakkında yazmayı unuttum!
YDÜ, AR-GE ekipleri tarafından tasarlanan ve üretilen, KKTC’nin enerjisini güneşten alan ilk yerli otomobili, NEURA25’e; Johannesburg’dan başlayıp Cape Town’da sona erecek 2000 km’lik "South Africa Solar Challenge” uluslararası otomobil yarışında tekrar tekrar başarılar dileyelim. Oradan gelen iyi haberler elbette hepimizi mutlu ediyor.
Öncelikle KKTC bayrağı ile, uluslararası bir platformda Yakın Doğu Üniversitesi adına verilen mücadeleyi takdirle paylaşmak isterim. KKTC medyasının mücadeleye gereğince yer verdiğini de kabul etmek gerekir. Hemen her gün, gazetelerin neredeyse hepsinde bir görüntü, bir haber görmek sevindirici.
İşte o haberlerden biri: “Yakın Doğu Üniversitesi (Near East University Cyprus) Basın ve Halkla İlişkiler Dairesi Müdürlüğü’nden yapılan açıklamaya göre; KKTC bayrağı ile FIA kontrolünde gerçekleştirilen "South Africa Solar Challenge” uluslararası otomobil yarışına katılan Güneş Tanrısı NEURA25’in Afrika’nın zorlu şartlarında başarıyla yoluna devam ettiği belirtildi.
Hollanda, Türkiye, KKTC ile Güney Afrika takımlarının kıyasıya mücadele ettiği ve 27 Eylül – 4 Ekim tarihleri arasında Afrika’nın Başkan ve Kabine Başkenti Pretoria ile Parlamento ve Yasama Başkenti Cape Town arasındaki 2000 km’lik parkurda devam eden yarışta 970 km’nin geride kaldığı vurgulandı.
Açıklamada, uzun ve yokuşlu yolların egemen olduğu 8 günlük yarışta, üçüncü günden itibaren şiddetini arttırmaya başlayan rüzgar ve yağmurun etkisiyle bazı takımların yarışı bırakmak zorunda kaldıklarına yer verilerek, iklim şartlarının takımları zorladığına dikkat çekildi.”
Açıklamalardan, sosyal medyadan ve basın takibinden anlaşılacağı üzere; yarışı tamamlamanın bile büyük bir başarı olarak addedilebileceği böylesi zorlu bir misyonda, üstlendikleri sorumluluğu hakkıyla yerine getirdikleri gözlenen ekiple gurur duymak gerekir inancındayım.
KKTC adına yaşanan bu tarihi olayın heyecanı adada da yansıma buluyor. Ancak, Yakın Doğu Üniversitesi Mütevelli Heyeti Başkanı Doç.Dr. İrfan S. Günsel ve YDÜ Hastanesi Yönetim Kurulu Üyesi Ahmet Savaşan’ı da ayrıca kutlamak gerekiyor. Başarıya yürekten inananların önlerinde engel duramayacağına ilişkin güzel bir proje bu NEURA25!
Bayramda kurban olmamanız dileğimle!
Sağlıklı, huzurlu ve kaliteli yaşamı seçin, eğitim alın, sanatla kalın…
Kıbrıs Postası, YAKINDAN SANAT köşe yazısı no:48
05 Ekim 2014, Pazar, Lefkoşa
YAZININ KUPÜRÜ VE METNİ AŞAĞIDADIR!
Yine uzaklardayım! Bu bahane ile de, sanatı tek bir konu olarak yazmayı iki hafta sonrasına bırakarak, birkaç konuyu birlikte yazmak istedim!
İçinden ikinci konuya geçiş yapacağım birinci konu; DAÜ’deki Rektörlük ataması. Konuya ilişkin okuduğum bir yazı beni yıllar öncesine götürdü. DAÜ’den bir heyet Cumhurbaşkanı Sayın Derviş Eroğlu ile görüşme yayıp %78 tekrar aynı görevi sürdürmesi tercihi edilen Prof.Dr. Abdullah Öztoprak’a destek beyanında bulunmuşlar. Tercihlerinin arkasında durmuşlar. Sadece bu davranış bile takdire değer. Yazmak istedim.
Kişisel tarihimde de izi olan ve bugün için hatırlanmasında ve paylaşılmasında sakınca görmediğim bir konu bu rektörlük ataması işi. Akademinin tepkilerine bakılırsa bugün için artık çok fazla dramatize edilecek bir durum kalmadı. Ancak, toplumsal kanıksama açısından örnek oluşturacak bir dönüşüm öyküsü bu. Bugünden yarına tarih yazanlar için akademinin “hali-pür meali”. Öykü dedim, çünkü yönetenin kendine göre, yönetilenin de yine kendine göre yazdığı bir öykü bu. Biri artık kalemini bıraktı, yazdığı bitti. Şimdi diğeri başladı, hem de ne başlama. Okuyanlar ise hep aynı.
Hangi başlıktan başlarsak başlayalım iktidar değişince konulara yaklaşımların da nasıl değiştiğini gösterir yığınla örnek öylece koltuklarına oturmuş ahkam kesiyorlar. Söze dayalı kültürün yazılı olanla taşınması henüz gelenekselleşmemiş bir toplumda, bu tür dönüşümün yadırganmadığına tanık olmak pek iç açıcı bir durum değil.
Onbeş yirmi yıl öncesinde yanlış olduğuna inanılan uygulamalara daha o günlerden zemin hazırlayanlar; bugün kahroluyorlar mı bilemiyorum.
YÖK yasası çerçevesinde ele alındığında Rektör atamalarında son sözü Cumhurbaşkanı söylüyor. Atama sürecinin ilk basamağında, üniversitelerde adına eğilim yoklaması dense de oylama yapılıyor. En çok oy alandan, yani yukarıdan aşağıya doğru altı kişilik bir sıralama yapılıp YÖK’e gönderiliyor.
Hacettepe Üniversitesinde iken ben de iki kere o eğilim yoklamasında sıralamaya girmiştim. Birincisinde olurum vardı! Adım Cumhurbaşkanının önüne kadar gitti. Bu sırada kulağımdan girenleri yüreğime gömdüm!
İkincisinde; altı kişi YÖK’e görüşmeye çağrıldık… O gün olduğu gibi bugün de, olurum olmadan adımı yazan kişiyi saygıyla anıyorum! O görüşmede; ben üniversitemin seçimi ortada dedim! Şimdiki durum da ortada!
Ardından YÖK’de oylama yapılarak o altı kişilik liste üçe indiriliyor ve Cumhurbaşkanına sunuluyor.
İktidar ile güç dengesi değişince, iş dengesi de değişip sonuca yansıyor elbet!
4+4+4 mesela! Anadolu Liseleri, Meslek Liseleri ve de İmam Hatip Liseleri… Üniversiteye giriş sınavı, YÖK’ün yok olması!
Son on yılda neler değişti Türkiye’de, bu coğrafyada neler oldu ve barış nerede?
Farkındayım elbet, bunların sanatla ilgisi, en azından yakından yok!
Üçüncü konu; NEURA25!
Geçen hafta Suat hoca ile çekindiğimiz fotoları yayınlayayım derken NEURA25 hakkında yazmayı unuttum!
YDÜ, AR-GE ekipleri tarafından tasarlanan ve üretilen, KKTC’nin enerjisini güneşten alan ilk yerli otomobili, NEURA25’e; Johannesburg’dan başlayıp Cape Town’da sona erecek 2000 km’lik "South Africa Solar Challenge” uluslararası otomobil yarışında tekrar tekrar başarılar dileyelim. Oradan gelen iyi haberler elbette hepimizi mutlu ediyor.
Öncelikle KKTC bayrağı ile, uluslararası bir platformda Yakın Doğu Üniversitesi adına verilen mücadeleyi takdirle paylaşmak isterim. KKTC medyasının mücadeleye gereğince yer verdiğini de kabul etmek gerekir. Hemen her gün, gazetelerin neredeyse hepsinde bir görüntü, bir haber görmek sevindirici.
İşte o haberlerden biri: “Yakın Doğu Üniversitesi (Near East University Cyprus) Basın ve Halkla İlişkiler Dairesi Müdürlüğü’nden yapılan açıklamaya göre; KKTC bayrağı ile FIA kontrolünde gerçekleştirilen "South Africa Solar Challenge” uluslararası otomobil yarışına katılan Güneş Tanrısı NEURA25’in Afrika’nın zorlu şartlarında başarıyla yoluna devam ettiği belirtildi.
Hollanda, Türkiye, KKTC ile Güney Afrika takımlarının kıyasıya mücadele ettiği ve 27 Eylül – 4 Ekim tarihleri arasında Afrika’nın Başkan ve Kabine Başkenti Pretoria ile Parlamento ve Yasama Başkenti Cape Town arasındaki 2000 km’lik parkurda devam eden yarışta 970 km’nin geride kaldığı vurgulandı.
Açıklamada, uzun ve yokuşlu yolların egemen olduğu 8 günlük yarışta, üçüncü günden itibaren şiddetini arttırmaya başlayan rüzgar ve yağmurun etkisiyle bazı takımların yarışı bırakmak zorunda kaldıklarına yer verilerek, iklim şartlarının takımları zorladığına dikkat çekildi.”
Açıklamalardan, sosyal medyadan ve basın takibinden anlaşılacağı üzere; yarışı tamamlamanın bile büyük bir başarı olarak addedilebileceği böylesi zorlu bir misyonda, üstlendikleri sorumluluğu hakkıyla yerine getirdikleri gözlenen ekiple gurur duymak gerekir inancındayım.
KKTC adına yaşanan bu tarihi olayın heyecanı adada da yansıma buluyor. Ancak, Yakın Doğu Üniversitesi Mütevelli Heyeti Başkanı Doç.Dr. İrfan S. Günsel ve YDÜ Hastanesi Yönetim Kurulu Üyesi Ahmet Savaşan’ı da ayrıca kutlamak gerekiyor. Başarıya yürekten inananların önlerinde engel duramayacağına ilişkin güzel bir proje bu NEURA25!
Bayramda kurban olmamanız dileğimle!
Sağlıklı, huzurlu ve kaliteli yaşamı seçin, eğitim alın, sanatla kalın…
No comments:
Post a Comment